Ağır Metallerin İnsan Vücudundaki Toksik Etkileri
Tıpta ise ağır metal tanımı, elementlerin atomik ağırlıklarına bakılmaksızın tüm toksik özelliği taşıyan metaller olarak tanımlanır. Altmıştan fazla element ağır metallere örnek olarak verilebilse de en sık rastlanan ve en çok tanınan Civa (Hg), Mangan (Mn), Demir (Fe), Kobalt (Co), Nikel (Ni), Bakır (Cu), Çinko (Zn), Kadmiyum (Cd), Arsenik (As), Krom (Sn), Kurşun (Pb), Gümüş (Ag) , Aliminyum(Al)ve Selenyum (Se) gibi ağır metallerdir.
Ağır Metallerin Hücre İçi Olumsuz Etkileri
Mitokondri Hasarı
Gen ekspresonu bozukluğu
DNA hasarına
DNA mutasyonlarına
DNA tamirini azaltır.
Kanser
Antioksidanlara zarar verir.
Hücre çoğalmasında bozukluk
Oksidatif Stresi artırır.
Lipidleri peroksidasyonunu artırır.
Protein yıkımını artırır.
Ağır Metallerin vücutta gösterdiği belirtileri
Ağır metaller organizmaya; ağız, solunum ve deri yolu ile alınabilmektedir. Organizmaya eser miktarlarda girmeleri bile metabolizmadan dışarı çok yavaş atılmaları olduğu için zamanla organizmada birikerek tehlikeli doza ulaşırlar. Vücuda alındıkları şekil, birikim yaptıkları dokunun türünü etkilemekle beraber toksik etkilerinin yarattığı etkileri de yönlendirmektedir.
Ağır metallerin vücutta oluşturacağı etkiler, ağır metalin derişimine bağlı olmanın yanısıra metal iyonunun yapısına, çözünürlük değerine, kimyasal yapısına, redoks ve kompleks oluşturma yeteneğine, vücuda alınış şekline ve çevrede bulunma sıklığına bağlıdır.
Vücutta oluşturdukları toksik etkinin temel nedeni, hücre içi metabolik süreçlerde oluşturdukları bozukluklardır. Söz konusu bu bozukluklar; DNA hasarı, oksidatif stresin artışına bağlı olarak oksidatif protein yıkımı, mitokondri hasarı ve apoptozisin indüklenmesi otoimmün hastalıklar (ülseratif kolit, crohn hastalığı, romatizma vb.) organik hastalıklar (böbrek hastalığı, alerji, egzama, astım, vb) ve nörolojik bozuklukları sayabilir (depresyon, migren, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı).
Ağır metallerin yarattığı bu sağlık problemlerinin çoğu ileri derecede tanı ve tedavi olanakları gerektiren kronik hastalıklar ya da kanserlerdir. Çoğunda da tedavi imkânları kısıtlı olup sıklıkla ölüm gözlenebilmektedir. En fazla toksik etki gösteren ağır metallerin başında civa, kurşun,kadmiyum ve bakır gelmektedir.
Ağır metallerin toksisitesi ;
Bu metaller başta besinler olmak üzere su veya solunum yollarıyla vücuda alınarak bir "metal yükü" oluşumuna neden olmaktadırlar. Metal yükü ile canlıların bünyesinde yoğunlaşan bu metaller birçok kronik ve dejeneratif hastalığa neden olmaktadır.
Ağır metallerin zehirli etkileri her metalin özelliğine göre değişmektedir. Ancak genel olarak hepsi birden fazla organ ve sistemi etkilemektedir. Zehirli ağır metaller; sinirlere ve kemiklere zarar vermekte, önemli enzim gruplarının fonksiyonlarını bloke etmekte ve kansere neden olmaktadır. Aynı zamanda; denekler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ağır metallere maruz kalan insanlarda, ruhsal ve nörolojik etkilere bağlı davranış bozuklukları, nörotransmiter üretimi ve bunların fonksiyonunda düzensizlikler ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; metalik civa vücuda alındığında kana karışarak beyin dahil tüm dokulara kolayca ulaşır ve beyinde birikir. Metalik civa buharı akciğerden hızla emilerek merkezi sinir sistemine dağılarak; aşırı sinirlilik, unutkanlık, güçsüzlük, görme bozuklukları, el, kol, bacaklar ve başta titremeler gibi merkezi sinir sistemi belirtilerinin gelişmesine neden olabilir. Hatta son yıllarda yapılan çalışmalarda Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi dejeneratif hastalıkların da en önemli sebebi olabileceği anlaşılmaya başlanmıştır. Buna rağmen bu ağır metaller endüstride yoğun biçimde kullanılmakta ve endüstriyel atıklardan canlılara ulaşmaktadır. Bu tür sağlık sorunlarından korunabilmek için ise vücuttan ağır metallerin uzaklaştırılması ve tekrar maruz kalma ihtimalini ortadan kaldırılabilmesi önemlidir.