Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 07.03.2019 4 dakikada okunur
yorumlar
1
kaydet

Depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılan 3 doğal yöntem

Duygudurum bozuklukları bazı durumlarda kimyasal yollara sapmadan bitkisel takviyelerle de tedavi edilebiliyor. İşte psikolojik sağlık sorunlarına sebep olan 3 neden ve tedavi yöntemleri.

Depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılan 3 doğal yöntem

Stresli hayat ve yaşadığımız günlük ya da daha ciddi problemler duygudurum bozukluklarını beraberinde getiriyor. Neyse ki bazen panik atak ve anksiyete gibi psikolojik problemlerle doğal yöntemler sayesinde başa çıkmak mümkün olabiliyor. Tıbbi araştırmalar da kadınlarda panik atak ve anksiyetenin nedenlerini doğruluyor: serotonin eksikliği, B vitamini seviyelerinde düşüklük ve demir eksikliği. Ancak elbette ne olursa olsun takviye almaya başlamadan önce var olan duygudurum bozukluklarının nedenlerini teşhis etmek ve bu nedenler doğrultusunda harekete geçmek gerekiyor. 

1-Serotonin eksikliği

5htp

Vücutta serotonin seviyesinin yetersiz olması kadınlarda panik atak, depresyon ve anksiyeteyi tetikliyor. 5-HTP olarak bilinen bileşik iyi bir serotonin üreticisi olarak bu noktada devreye giriyor. Araştırmalar da 5-HTP’nin antidepresan özellik gösterdiğini ortaya koyuyor. 

Bir bitki çeşidinden üretilen 5-HTP vücuda alındığında serotonin seviyelerinde ciddi bir artış yaşanıyor. Ancak 5-HTP takviyesi kullandığınızda B kompleks vitaminlerini de yeterli miktarda aldığınızdan emin olmalısınız. Çünkü 5-HTP metabolizması için kofaktör olan B kompleks vitaminleri vücut için oldukça gerekli. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu 5-HTP takviyesinin dozunu öğrenmek için mutlaka bir doktora başvurmalısınız. Çünkü bu yöntem tüm depresyon ve anksiyete tedavilerinde kullanılmıyor. Ayrıca bazı ilaçlarla birlikte alınmaları da tavsiye edilmiyor.

2-B vitaminleri seviyelerinde düşüklük

b vitamini

Depresyon, panik atak ve anksiyeteye neden olan ikinci bir olası nedense B6, B9 ve B12 vitamin seviyelerinin gereğinden düşük olması. Vücuttaki B12 vitamini seviyesini yükseltmek için kırmızı et, somon, karides, karaciğer, yumurta ve yoğurt gibi besinlerden faydalanabilirsiniz. B6, yani piridoksin seviyesi için tavuk, hindi, ton balığı, karides, ıspanak, peynir, fasulye, havuç, kahverengi pirinç ve ayçiçeği tohumu gibi besinlerden; B9, yani folik asit alımı içinse kuşkonmaz, ıspanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler ile şalgam, pancar, Brüksel lahanası, avokado, somon ve portakal suyundan destek alabilirsiniz.

B12 vitamini enjeksiyon yoluyla doktor tarafından da verilebilir. 1000 mikrogram olarak uygulanan enjeksiyonların ilk 2-3 ay boyunca 8-10 kez uygulanması önerilir. Eğer enjeksiyon yöntemini tercih etmiyorsanız oral yolla da takviye almanız mümkün. B12’nin vücuttaki emilimini artırmak için diğer B grubu vitaminleriyle birlikte almanız gerekiyor. Bu konuda diğer bir etkili yöntem de dil altında eriyen metilkobalaminler. B12 vitamininin aktif bu formu ucuz ve kolay temin edilebilir olma özelliğiyle de işinizi kolaylaştırabilir.

b9 vitamini

B6 vitamini takviyeleriyse piridoksal, piridoksamin, piridoksin hidroklorür ve piridoksal 5 fosfat isimleri altında satılıyor. Bu takviyeleri oral yolla alabilir ya da damla formunda bulabilirsiniz. Yaşları 19-50 arasında olan yetişkinler günlük 1.3 miligram B6 vitaminine ihtiyaç duyarken 51 yaş ve üstü kadınlarda bu miktar 1,5 miligrama, hamile ve emziren kadınlardaysa 1.9 miligrama çıkıyor. 

Diğer adı folik asit olan B9 vitamini vücutta B6 ve B12 vitaminleriyle birlikte çalışıyor. Bu vitaminlerle birlikte alındığında en yüksek fayda sağlandığından üç B vitamini çeşidini de kapsayan bir B vitamini kompleksi almak aslında en doğrusu. Yetişkinlerin günde 400 mikgrogram, hamile kadınların 600 mikgrogram, emziren kadınlarınsa 500 mikrogram folik asit almaları gerekiyor.

3-Demir eksikliği

d vitamini

Tıpkı B vitaminleri gibi et ve et ürünleri, yumurta ve yeşil yapraklı sebzelerde yüksek miktarda bulunan demir de serotonin salgılanmasında önemli rol oynuyor. Vücuttaki demir seviyesinin düşük olması anemiye (kansızlık) yol açabildiği gibi bu durum yorgunluk, halsizlik, depresyon, anksiyete ve panik atak krizleriyle de ilişkilendirilebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü demir açısından eksik beslenmenin dünyadaki bir numaralı beslenme bozukluğu olduğunu ileri sürüyor.

Yaşları 19-50 arasında olan kadınlar regl dönemlerinde demir kaybı yaşadıkları için günlük 18 miligram demire ihtiyaç duyarken erkekler ve menopoza girmiş kadınlarda bu miktar 8 miligrama kadar düşüyor. 

Dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de şu:  Vücutta çok yüksek miktarda demir bulunması da bir çeşit demir metabolizması bozukluğu olan ve hemokromatoz olarak bilinen duruma yol açabilir. Bu ise diyabet, karaciğer hasarı ve cilt renginin değişmesi gibi önemli sorunları beraberinde getirebilir. Diğer besinlerden farklı olarak demirin fazlası vücut tarafından atılamadığından bir doktora danışarak demir seviyenizin ölçülmesini istemeli ve doktor tavsiyesi olmadan asla demir takviyesi almamalısınız. Doktor yönlendirmesi olmaksızın bebeklere, çocuklara, hamile ve emziren kadınlara da asla demir takviyesi verilmemeli.

facebook twitter linkedin whatsappmail

Yorumlar

Yorum yapan
Emine Gür

Emine Gür Biraz içerik üretin

17.12.2018
Yanıtla