Çocuklarda yemek seçmenin ötesi: ARFID yeme bozukluğu
Çocuğunuz yemek seçiyorsa durum sandığınız kadar basit olmayabilir. Bunun büyük bir problem oluşturabileceğini gözden kaçırmamak gerek. Nasıl mı?
Ebeveynlerin pek çoğunun muzdarip olduğu, çocuklarda görülen yemek seçme sorunu çok daha ileri bir boyutta olabilir, rahatça çözümlenebilecek bir seçicilik mi yoksa yeme bozukluğuna kadar uzanan bir rahatsızlık mı? Nasıl ayırt edilir, çözümü için neler yapılmalıdır? Gelin anlayalım.
Her 4 çocuktan birinde beslenme bozukluğu görüldüğü bir gerçek, hatta bu oran zihinsel ve gelişimsel engeli olan çocuklarda beşte dörde kadar çıkmaktadır. Kaçınmacı/kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğu (ARFID) gibi beslenme ve yeme bozukluklarının çeşitli nedenleri olabilir ve ciddi sorunlara yol açabilir.
ARFID nedir?
Kaçınmacı/ kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğu (ARFID), kişinin kalori ve besin ihtiyaçlarını karşılamasını imkansız hale getirecek bir değişiklik olduğunda ortaya çıkan bir yeme bozukluğudur. ARFID'li bir çocuk normal şekilde büyümesi için gereken yeterli kalori ve besini alamaz. DSM-5'e göre ARFID için yemedeki bu değişikliğe aşağıdakilerden bir veya daha fazlası eşlik etmelidir:
●Önemli kilo kaybı (veya beklenen kilo alımına ulaşamama veya büyümede duraklama),
●Önemli beslenme yetersizliği
●Enteral beslenmeye veya oral beslenme takviyelerine bağımlılık
●Psikososyal işlevselliğe belirgin müdahale
DSM-5; ayrıca ARFID'nin anoreksiya nervoza veya bulimia nervoza ile aynı anda ortaya çıkamayacağını, altta yatan bir tıbbi durum veya zihinsel bozuklukla daha iyi açıklanabileceğini belirtmektedir.
ARFID de tıpkı anoreksiya nervoza gibi yiyeceklerden kaçınmayla sonuçlanır; anoreksiya nervozadan farklı olarak ARFID'li bireyler vücut şekli veya büyüklüğü ile ilgilenmezler. Aksine, bozukluk üç şekilde kendini gösterir: yemeğe karşı ilgi eksikliği veya iştahsızlık (kısıtlayıcı alt tip); duyusal hassasiyetler nedeniyle belirli gıdaların kesilmesi (tiksinme alt tipi); boğulma, kusma gibi travmatik bir olaydan duyulan korkunun neden olduğu sınırlı alım (kaçınmacı alt tip).
ARFID nasıl teşhis edilir?
ARFID 2013 yılında DSM-5'e eklenmeden önce, ARFID'li çocuklar genelde "Seçici Yeme Bozukluğu" veya "Bebeklik veya Erken Çocuklukta Beslenme Bozukluğu (FDIEC)" sınıfında tanımlanmaktaydı fakat bu durumda yalnızca 6 yaşın altındaki çocuklara FDIEC tanısı konmaktaydı, oysa ARFID tanısı ile birlikte herhangi bir yaş sınırı aranmamaya başladı. Bu değişiklik, ARFID'in çocuklar ve gençler arasında daha yaygın olmasına rağmen tedavi edilmediği takdirde yetişkinliğe kadar devam edebileceğini kabul etmektedir.
DSM-5 için oldukça yeni bir tanım olan ARFID sayesinde; çocuklarda çok daha erken dönemde teşhis konulup daha yüksek bakım seviyelerinde tedavi edilebilmektedir.
Bununla birlikte çocuklar içerisinde otizm spektrum koşulları, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve zihinsel engelli kişilerin yanı sıra anksiyete bozukluğu olan, normal yemek seçiciliğini aşamayan çocuklarda ARFID gelişme riski daha yüksektir. Çocuklarda, gençlerde ve erkeklerde daha yaygın olmasına rağmen her yaştan ve cinsiyetten insan ARFID'e yakalanma riski altındadır.
Genellikle yemek konusunda seçici olan çocuklar tüm besin gruplarından yiyeceği az da olsa yerler ve seçici davranmaları onların büyüme ve gelişmelerine engel olmaz. Ancak ARFID'li çocuklar tüm besin gruplarını yemekten kaçınabilir ve aşırı seçici yemeleri büyümeyi engelleyerek kilo alımını durdurabilir. ARFID'e genellikle yemek yemeyle ilgili kaygı ve endişe eşlik eder, bu bozukluk aile dinamiklerine zarar verebilir, başkalarının yanında yemek yemeyi üzücü ve kaygı verici hale getirebilir.
ARFID'in fiziksel belirtileri arasında mide krampları, diğer mide-bağırsak ağrıları, baş dönmesi, bayılma, yorgunluk , uyku bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü, amenore, vücut sıcaklığında kayıp gösterilebilir.
Çocuğum sadece yemek mi seçiyor yoksa ARFID mi?
Bir ebeveyn olarak bunu ayırt edebilmeniz çok da zorlayıcı değildir. Seçici yemede günler hatta haftalar boyunca tüm besin gruplarından besine yer verilirken ARFID’de tüm besin gruplarından kaçınma/reddetme görülür. Öyle ki bu durum kilo almayı hatta büyümeyi engelleyici bir hal alır.
Seçici yemede anksiyete ve aşırı endişe gibi duygular ön planda değilken ARFID’de anksiyete, endişe, obsesif kompulsif bozukluk gibi eğilimler görülür. Ayrıca ARFID’de sürekli olan bir açlık eksikliği vardır, çocuk açlık hissetmediğini söyler, bu yüzden yemeği reddeder.
ARFID nasıl tedavi edilir?
Diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi ARFID tanısı konulan hastaların tedavisinde de multidisipliner bir yaklaşım izlenilmelidir. Bunun için doktor, diyetisyen, psikolog iş birliği içinde hareket etmelidir.
ARFID henüz yeni sayılan bir yeme bozukluğu olduğundan en iyi tedavileri belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle, ARFID'li bir hastayı tedavi etmek için kesin bir yol yoktur. Mevcut terapilerin çoğu yatılı bakım ve aile temelli tedavi gibi geleneksel yeme bozukluğu tedavilerini taklit ederken, kişiye uygun bir duyarlı beslenme terapisinin de çok önemli olduğu unutulmamalıdır.
Bir diyetisyen ARFID'li çocuğun davranışını değiştirmeye çalışmak (örneğin daha fazla yemek yemesini sağlamak) yerine, bakıcı veya ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkiye daha fazla vurgu yapmalıdır. Duyarlı beslenme terapisi, bakıcı ile birey arasındaki beslenme ilişkisini, aralarındaki bağlantıyı ve işbirliğini dikkate alan bir tedavidir. Bu yaklaşım ebeveyni ve çocuğu güçlendirir.
Ebeveynler ve bakıcılar için ilk adım, beslenirken nasıl hissettiklerini fark etmeleridir. Beslenme sorunlarının çoğu kaygıdan kaynaklandığı için, eğer bakıcı veya ebeveyn kaygılı hissediyorsa bu çocukla istemsiz negatif bir iletişime yol açabilir. Bu da çocuğu yeme bozukluğuna iten önemli bir nedendir. Bakıcının veya ebeveynin kendi kendini değerlendirmesi, daha sakin bir yeme ortamının oluşturulmasına yardımcı olabilir.
Ek olarak, her alt tip farklı bir yaklaşım gerektirebileceğinden, önce hangi ARFID alt tipinin mevcut olduğunun belirlenmesi gerekir. Örneğin; boğulma gibi travmatik bir olay nedeniyle yemek yemekten korkan çekingen ARFID'li bir çocuğun tedavisi daha ağırlıklı bir ebeveyn koçluğu gerektirebilir.
ARFID tedavisinde standartlaştırılmış bir yaklaşım olmasa da, uzmanlar uyarı işaretlerinin farkında olarak, duyarlı beslenme terapisi hakkında daha fazla bilgi edinerek, bakıcıları ve ebeveynleri teşvik ederek tedavinin olumlu sonuçlanabileceğini vurgulamaktadır.
ARFID’de pozitif beslenme dinamikleri nelerdir?
Ebeveynlerin olumlu beslenme dinamikleri sağlayabilmelerinin bazı yolları şunlardır:
●Zamanlama, miktar, tercih, hız ve yeme kapasitesi hakkında çocuktan gelen bilgilere güvenin.
●Çocuğun gelişimsel görevlerini destekleyin, çocuğun kendisi ve dünya hakkında olumlu tutumlar geliştirmesine yardımcı olun.
●Çocuğun beslenme ipuçlarını ayırt etmeyi ve bunlara uygun şekilde yanıt vermeyi öğrenmesine yardımcı olun.
●Çocuğun beslenme açısından yeterli bir diyet tüketme ve yenen miktarı uygun şekilde düzenleme yeteneğini geliştirin.