Depresyon nedir?
Yataktan çıkmak bile istemediğiniz günler oluyor mu? Kendinize ''depresyondayım'' tanısı koyduysanız önce yazımıza göz atın. Depresyona dair her şeyi sizin için açıkladık.
Depresyon aynı zamanda majör depresif bozukluk veya klinik depresyon olarak bilinen, bir duygudurum bozukluğudur ve oldukça yaygın görülmektedir. Depresyon, bireyin davranışlarını, düşüncelerini ve hislerini olumsuz etkileyen ciddi bir tıbbi hastalıktır.
Depresyon, dünya genelinde 264 milyondan fazla bireyin yaşamını etkilemektedir. Depresyon belirtilerinin tanımlanabilmesi için en az iki hafta boyunca semptomlarının devam etmesi gerekmektedir.
Depresyonun sonuçları uzun süreli veya tekrarlayıcı olabilmektedir. Bu da bireyin günlük faaliyetleri ve yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Depresyon, haftalar hatta aylar veya yıllar süren sosyal, psikolojik ve biyolojik etmenlerin bir kombinasyonu sonucu ortaya çıkmaktadır. Çocuklukta yaşanan zorluklar, madde ve alkol kullanımı, anksiyete bozuklukları, işsizlik ve kayıplar depresyonun başlamasına katkıda bulunan ve onu hızlandıran faktörler arasında yer almaktadır. Depresyon çeşitli duygusal ve fiziksel sorunlara yol açabilmekle birlikte kişinin günlük işlerini sürdürmesinde zorluk yaşamasına, sosyal, aile ve iş yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürememesine neden olur.
Kişi, günlük yaşamında kendini karamsar, mutsuz ya da hüzünlü hissedebilmektedir ve bu son derece sağlıklı bir durumdur. Bu duygular zaman zaman ortaya çıkabilmekte ve tüm insanlar tarafından hissedilebilen duygulardır. Depresyon ise zihinsel, duygusal ve bedensel olmak üzere çeşitli belirtilere yol açan ruhsal bir hastalıktır. Depresyon belirtilerinin tanımlanabilmesi için en az iki hafta boyunca semptomlarının devam etmesi gerekmektedir.
Depresyon tedavisi yaşam tarzı değişiklikleri, konuşma tedavileri ve ilaç tedavisi gibi çeşitli yöntemler ile hafif, orta veya şiddetli gibi bireyin sahip olduğu depresyon türüne bağlı olarak değişmektedir.
Herhangi bir yılda depresyon her 15 (yüzde 6,7) kişiden birini etkilemektedir. Her altı kişiden biri (%16,6) hayatlarının bir noktasında depresyona girme riskine sahiptir. Depresyon her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Ancak en çok geç ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde görülür. Kadınlar depresyona erkeklerden daha yatkındır. Bu risk erkekler için % 3-12 iken kadınlar için % 10-26'dır.
Depresyonun Vücuda Etkisi Nedir?
Depresyon sonucu vücutta meydana gelen değişimler aşağıda listelenmiştir.
- Bireylerde öfke, sinirlilik, huzursuzluk, saldırganlık ve endişe gibi ruh halleri görülür.
- Belirgin bir tıbbi nedeni olmayan veya tedaviyle düzelmeyen ağrılar, baş ağrıları, kramplar veya sindirim sorunları görülebilir.
- Kişi, aşırı uyku hali huzursuz uyku ve gece boyunca uyumamak gibi uyku düzeni problemleri görülür.
- İştahta değişiklikler görülebilmektedir. Buna bağlı olarak bireyler, diyetten bağımsız kilo kaybı veya kazanımı yaşayabilmektedir.
- Fiziksel enerjide azalma ve daha fazla yorgunluk görülebilmektedir.
- Bireyler düşünme, konsantre olma veya karar verme zorluğu yaşayabilir.
- Bireyler kendilerini değersiz veya suçlu hissedebilir.
- Kişide yavaş düşünme, konuşma veya vücut hareketlerine yol açabilir.
- Kişi, ölüm veya intihar düşünceleri yaşayabilir.
- Kişi, odaklanmakta ve ayrıntıları hatırlamakta zorluk yaşayabilir.
- Daha önce keyif alınarak yapılan aktivitelere karşı ilgi kaybı.
- Kişi Suçluluk, değersizlik veya çaresizlik duygularına kapılabilir.
- Küçük çocuklarda görülen depresyon belirtileri arasında sinirlilik, endişe, üzüntü ve okula gitmeyi reddetme bulunur.
- Ergenlerde görülen belirtiler arasında üzüntü, asabiyet, değersizlik hissi, öfke, okulda yetersiz performans veya devamsızlık, yanlış anlaşılmış ve aşırı derecede hassas hissetmek, aşırı yemek yemek veya uyumak, kendine zarar verme ve sosyal etkileşimden kaçınma ergen bireylerin yaşayabileceği semptomlardır.
Depresyondan Dolayı Saç Dökülmesi Olur mu?
Depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunları saç dökülmesine yol açabilmektedir. Depresyon, saçın uzamasını etkileyebilirken, saç dökülmesinin de zihinsel sağlık üzerinde etkisi bulunmaktadır. Saç dökülmesi birçok insan için benlik saygısında, başarı hissinde ve hatta travma sonrası stres bozukluğunda yıkıcı bir deneyim olabilmektedir.
Stres, saç dökülmesine neden olabilmektedir. Stres üç tür saç dökülmesiyle ilişkilendirilmektedir. Bunlar telogen effluvium , trichotillomania ve alopecia areata’dır. Depresyon ve stres aynı şey değildir. Fakat stres depresyonda rol oynayabilmektedir. Ani ve istenmeyen yaşam değişiklikleri ve kalıcı yaşam sorunları stres seviyesini artırabilmektedir. Bu stres faktörleri ile başa çıkmakta zorluk çekmek, duygusal sıkıntının artmasına ve sonunda depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilmektedir. Buna ek olarak bazı antidepresan ilaçların saç dökülmesine neden olabilecek yan etkileri sahip olduğu bilinmektedir.
Depresyonun Özellikleri Nedir?
- Bireyler eskiden zevk alarak yaptıkları hobilere karşı ilgi kaybı yaşamaktadır.
- Bireyler odaklanmada, karar vermede veya bir şeyleri hatırlamada zorluk yaşamaktadır.
- Birey, yüksek değersizlik ve suçluluk duyguları yaşayabilir. Algılanan hatalar için birey kendini sert bir şekilde eleştirir.
- Depresyon, bireyin çevresindeki kişilerden uzaklaşmasına ve izolasyon duygularının artmasına yol açmaktadır.
- Depresyon yaşayan birey, evlilik veya arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar yaşayabilir.
- Birey intihar düşüncelerine kapılabilir ve kendi kendine zarar verme girişimlerinde bulunabilir.
- Bireyin hareket veya konuşma hızında yavaşlık görülür.
- Birey hareketsiz oturmakta güçlük çeker.
- Birey, umutsuzluk, sinirlilik veya karamsarlık duygularına kapılır.
- Birey, uyumakta zorluk çeker. Bununla birlikte sabah çok erken saatlerde uyanır veya aşırı uyur.
Depresyon Çeşitleri Nelerdir?
Depresyonun birçok çeşidi bulunmaktadır. Bunlar bazı ortak semptomları sahipken bazı önemli farklılıkları da bulunmaktadır. Depresyon türleri aşağıda listelenmiştir.
- Majör Depresyon
- Perinatal Depresyon
- Psikotik Akut Depresyon
- Durumsal Depresyon
- Distimi Depresyon
1. Majör Depresyon
Majör depresif bozukluk, tek kutuplu depresyon ( unipolar), klinik depresyon veya basitçe depresyon olarak bilinen en az iki hafta boyunca sürekli olarak düşük ruh hali ile kendini gösteren bir zihinsel hastalıktır. Majör depresif bozukluk, çok çeşitli sonuçlara yol açabilmektedir. Ruh hali ve davranışın yanı sıra yeme ve uyku gibi fiziksel fonksiyonlar üzerinde de önemli etkisi bulunmaktadır. Düşük benlik saygısı, rutin olarak yapılan aktivitelere karşı ilgi kaybı, enerji eksikliği ve açıklanamayan ağrılar, yaygın görülen semptomlarıdır. Majör depresyon Hemen hemen her yaşta görülebilmektedir.
Genellikle depresyon olarak bilinen majör depresif bozukluk, en az iki hafta boyunca sürekli olarak düşük ruh hali ile kendini gösteren bir zihinsel hastalıktır. Düşük benlik saygısı, normal olarak zevkli aktivitelere ilgi kaybı, enerji eksikliği ve bariz bir neden olmadan ağrı, tüm yaygın semptomlardır. Etkilenenlerde sanrılar veya halüsinasyonlar görülebilir.
Bazı insanlar uzun süreli depresyon dönemleri yaşayabilirken, bazıları neredeyse her zaman majör depresyon semptomlarına sahiptir. Hayatın her döneminde yaşanabilen ve oldukça doğal olan üzüntünün aksine, majör depresif bozukluk daha şiddetlidir ve daha uzun sürmektedir. Ailede hastalık öyküsü, önemli yaşam değişiklikleri, spesifik ilaçlar, kronik sağlık durumları ve madde kullanım bozuklukları risk faktörleridir. Kişinin günlük yaşamını ve genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
2. Perinatal Depresyon
Perinatal depresyon, hamilelik sırasında veya sonrasında ortaya çıkan duygudurum bozukluğudur. "Perinatal" terimi, bir çocuğun doğumundan önceki ve sonraki zaman dilimini ifade etmektedir. Doğum sonrası dönemde en yaygın tıbbi sorunlardan biri haline gelen perinatal depresyon, her yedi kadından birini etkilemektedir. Semptomları hafif ila şiddetli olabilmektedir. Bazı durumlarda, semptomların şiddeti anne ve bebeğin sağlığını riske atabilecek kadar artabilmektedir. Hamilelik sırasında ortaya çıkan depresyon (doğum öncesi depresyon) ve bebek doğduktan sonra başlayan depresyon (doğum sonrası depresyon) olarak sınıflandırılır.
Araştırmalara göre, perinatal depresyon genetik ve çevresel etkenlerin kombinasyonu sonucunda ortaya çıkmaktadır.
İş ve günlük yaşam stresi, çocuk doğurma ve yeni doğmuş bir bebeğe bakmanın fiziksel ve duygusal talepleri ve hamilelik sırasında ve sonrasında ortaya çıkan hormonal değişikliklerin tümü perinatal depresyon oluşumuna katkıda bulunmaktadır.
3. Psikotik Akut Depresyon
Depresif psikoz olarak da bilinen psikotik akut depresyon, psikotik semptomların eşlik ettiği bir majör depresif dönemdir.
Gerçekle temasın kaybı, psikozun tanımlayıcı bir özelliğidir. Sanrılar veya yanlış inançlar ve algılar ve halüsinasyonlar veya orada olmayan şeyleri görme ve duyma, her ikisi de psikoz belirtileri arasında yer almaktadır.
Majör depresyon yaşayan bireylerin ortalama yüzde 20'sinde psikoz belirtileri bulunduğu tahmin edilmektedir . Psikotik depresyon, bu semptom kombinasyonu için kullanılan terimdir. psikiyatride daha resmi bir tabir olarak, psikotik özelliklere sahip majör depresif bozukluk olarak ifade edilmektedir. Bu durum, insanların gerçek olmayan şeyleri duymalarına, görmelerine veya inanmalarına sebep olur.
Majör depresyonda iki tür psikotik belirti bulunur. Her ikisinin de sanrıları ve halüsinasyonları vardır, ancak kişi ruh hali ile uyumlu psikotik özellikler veya ruh hali ile uyumlu olmayan psikotik semptomlar ile majör depresif hastalığa sahip olabilmektedir.
Psikotik depresyonu olan kişilerin çoğu, ilk ataklarının 20 ila 40 yaş ları arasında olduğunu söylemektedir. Psikotik depresyon, diğer depresif ataklar gibi epizodiktir ve semptomlar azalmadan önce belirli bir süre devam eder. Psikotik depresyon iki yıldan fazla yani uzun süreli olabilirken, çoğu depresif dönemi bir yıldan daha kısa sürelidir.
4. Durumsal Depresyon
Durumsal depresyon bireyin hayatındaki değişiklik veya travmatik bir olay veya değişiklik sonucu meydana gelen bir tür uyum bozukluğudur. Durumsal depresyon stresle ilişkili meydana gelen kısa süreli bir depresyon şeklidir. Bu depresyon türü Travmatik bir olayın ardından bireyin günlük yaşamına uyum sağlamada zorluk yaşamasına neden olur. Durumsal depresyon aynı zamanda reaktif depresyon olarak da adlandırılmaktadır.
5. Distimi Depresyon
Distimi kalıcı depresif bozukluk olarak da bilinen kalıcı uzun süren (kronik) bir depresyon türüdür. Distimi depresyon da depresif belirtiler daha hafif düzeydedir ve en az 2 yıl boyunca devam etmektedir.
Distimi depresyon belirtileri majör depresyondan daha hafiftir, ancak daha uzun sürmektedir. Hastalığın semptomları bireyler tarafından farklı şekilde yaşanabilmektedir.
Distimi özellikleri , düşük enerji, yorgunluk, yemek içme değişiklikleri, umutsuzluk ve karamsızlık duyguları, düşük özgüven, aşırı uyku veya uykusuzluk belirtilerini içerebilen en az iki semptomla beraber uzun bir depresif ruh hali dönemini içermektedir. Zayıf konsantrasyon veya karar vermede zorluk olası semptomlar arasında yer almaktadır.
Endojen Depresyon Nedir?
Endojen depresyon, bir çeşit majör depresif bozukluktur. Psikiyatristler ve bilim adamları depresyonu iki Latince terim kullanarak sınıflandırmıştır. Endojen, ‘’içeriden’’ anlamını taşırken, eksojen ‘’dıştan’’ anlamına gelmektedir. Bu faktörler, bir kişinin depresyonunun genetik veya çevresel faktörlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını ortaya koymaktadır.
Endojen depresyonun ortaya çıkmasında belirgin bir dış neden yoktur. Biyolojik ve genetik etkenlerden kaynaklanabilir. Bu özelliği ile endojen depresyon "biyolojik temelli" olarak da adlandırılabilir.
Endojen depresyon semptomları aniden ve belirgin bir sebep olmaksızın ortaya çıkabilir. Belirtiler sıklık, tür ve yoğunluğu bakımından kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Öncesinde zevk alınan aktivitelere karşı ilgi kaybı, uyku bozukluğu ve ruh hali değişimleri gibi majör depresyona benzer belirtilere sahiptir.
Endojen depresyon tedavisinde genellikle antidepresan ve duygudurum dengeleyici ilaçlar ve elektrokonvülsif terapi (EKT) gibi biyolojik tedaviler kullanılmaktadır.
EKT, beyne elektrik darbeleri yayan ve kısa bir nöbete neden olan elektrotların kafaya yerleştirilmesine denir. ECT, beyindeki kimyasal etkileşimleri değiştirerek endojen depresyonu tedavi etmeye yardımcı olan, yetişkinler ve ergenler için güvenli ve etkili bir tedavi seçeneğidir.
Depresyonun Zararları Nelerdir?
Depresyonun vücuda zararları aşağıda listelenmiştir.
- İlişki Sorunlarına yol açabilir.
Depresyon, evlilik ve arkadaşlık ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Ayrılıklara, boşanmalara veya arkadaşlık bağlarının kopmasına yol açabilir.
- Bazı Sağlık Sorunlarına yol açabilir.
Depresyon sırt ağrıları , karın ağrıları ve eklem ve kas ağrıları gibi çeşitli kronik vücut ağrılarına neden olmaktadır.
- Sindirim sistemini olumsuz yönde etkiler.
Depresyon sıklıkla zihinsel bir hastalık olarak kabul edilmektedir, ancak aynı zamanda iştahı ve beslenmeyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Depresyon, aşırı az yeme veya çok yeme sorunlarına yol açabilir. Bunun sonucunda tip 2 diyabet gibi obeziteye bağlı bozukluklar ortaya çıkabilmektedir.
Depresyon ayrıca karın ağrıları, kabızlık ve kramp gibi çeşitli sindirim sorunlarına da neden olabilmektedir.
- Depresyon kardiyovasküler ve bağışıklık sistemleri üzerinde etkilidir.
Depresyon ve stres birbiri ile bağlantılıdır. Stres hormonları kalp atış hızını artırır ve kan damarlarının daralmasına neden olur. Bu da zamanla bazı kalp hastalıklarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Buna ek olarak bazı durumlarda kalp hastalığı da depresyonu tetiklemektedir.
Depresyon ve stres bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açarak, vücudu enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha duyarlı hale getirebilmektedir.
- Verimlilik Eksikliğine sebep olabilir.
Depresyon motivasyon eksikliğine yol açabilmektedir. Bireyler işte, okulda veya evdeki tipik sorumluluklarını yerine getiremediğin fark edebilir. Bunun nedeni, depresif semptomlar kötüleştikçe verimliliğin düşmesidir.
Depresyonu Azaltma Yolları ve Tedavisi
Depresyon tedavisinde yaygın olarak ilaçlar, psikoterapi veya her ikisinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Bu tedaviler işe yaramadığı durumlarda ise elektrokonvülsif terapi (EKT) ve diğer beyin stimülasyon teknikleri kullanılmaktadır.
İlaç tedavisi: Antidepresanlar, depresyon tedavisinde kullanılan ve çoğu birey için etkili ilaçlardır. Antidepresanlar beynin, ruh halini ve stresi düzenleyen belirli kimyasalları daha iyi kullanmasına yardımcı olmaktadırlar. Antidepresanların etki etmesi genellikle zaman almaktadır ve doktora danışmadan bırakılmamalıdır.
Psikoterapi: Psikoterapi ( konuşma terapisi ) depresyonu olan kişilerin tedavisine yardımcı olmaktadır.
Psikoterapi, bazı durumlarda hafif şiddetli depresyonun tedavisinde tek başına kullanılmaktadır. Orta ve şiddetli depresyonun tedavisinde ise sıklıkla antidepresan ilaçlarla birlikte kullanılır.
Buna ek olarak, depresyon tedavisinde mevcut sorunları çözmeye odaklanan bir terapi türü olan bilişsel davranışçı terapinin (BDT) faydalı olduğu gösterilmiştir.
Elektrokonvülsif Terapi (ECT): ECT, geleneksel tedavilere yanıt vermeyen, şiddetli majör depresyonu olan bireyleri tedavi etmek için kullanılan tıbbi bir tedavi yöntemidir. Hasta sakinleştirilirken, beynin kısa bir elektriksel uyarımı yapılmaktadır. ECT genellikle haftada iki ila üç kez toplam da altı ila on iki tedavi şeklinde uygulanır.
Işık terapisi: Fototerapi olarak da bilinen ışık tedavisi, yapay bir ışık kaynağı kullanılarak gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir. Tedavi, özellikle mevsimsel duygudurum bozukluğu ( SAD ) bulunan bireylere yöneliktir.
Bu yöntem ayrıca, sirkadiyen ritim bozuklukları ve gecikmiş uyku fazı bozukluğu gibi çeşitli çeşitli depresyon türlerinin tedavisinde kullanılır.
Depresyon Ne Kadar Sürer?
Bir kişinin depresyon tanısı alabilmesi için semptomlarının en az iki hafta sürmesi gerekir. Bu iki haftadan sonraki depresyonun süresi kişiden kişiye değişmektedir.Depresyon belirtileri bazı bireyler için yalnızca birkaç hafta sürerken, bazıları için çok daha uzun sürebilmektedir. Buna ek olarak bazı depresyon türleri daha kısa ömürlü olabilmektedir.
Örneğin kış depresyonu olarak da bilinen mevsimsel duygudurum bozukluğu, belirli bir mevsimde yılda yalnızca bir kez ortaya çıkan bir depresyon türüdür. Bu türde mevsim değişimi ile semptomlar azalmaya başlar. Doğum sonrası depresyon ise doğumdan hemen sonra gelişir ve genellikle sadece birkaç hafta sürer.
Depresyon bazı durumlarda kronik olabilir. Bazı durumlarda birey yaşamının büyük bir bölümünde hafif veya şiddetli depresyon döngüsünü tekrarlayabilir.
Hamilelik Depresyonu Ne Kadar Sürer?
Hamilelik depresyonu tedavi edilmediği takdirde aylarca hatta yıllarca sürebilmektedir. Doğum sonrası depresyonu genellikle doğumdan sonraki ilk 3 ay içinde ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda Hamilelik depresyonu tedavisi gören kadınların büyük bir bölümü, doğumdan sonraki bir yıl ve daha fazla bir süre semptomlar yaşamaya devam ettiği belirtilmiştir.
Buna ek olarak, doğum sonrası depresyonu bulunan ve herhangi bir tıbbi tedavi görmeyen kişilerin %30'unun semptomlarının üç yıl sonrasına kadar devam ettiği görülmüştür.
Depresyondaki İnsanlar Ne Yapmalıdır?
Depresyondaki insanların yapması gerekenler aşağıda listelenmiştir.
- Gerçekçi hedefler belirlemek
Uzun ve karmaşık bir yapılacaklar listesi hazırlamak yerine daha basit ve ulaşılabilir hedefler belirlenmelidir.
- Bir rutin oluşturmak
Depresif semptomlar, günlük rutini olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak tüm günü kapsamayan, daha basit bir zaman çizelgesi belirlemek, bireyin kendini kontrol altında hissetmesine yardımcı olabilir.
- Zevk veren bir aktivite yapmak
Depresyon bireyin daha fazla yorgun hissetmesine yol açabilmektedir. Bazı durumlarda yorgunluk, İyi duygulardan daha güçlü olabilir. Bu noktada birey, keyif aldığı bir şeyi yapmaya kendini zorlamalıdır. Böylece kişinin ruh halinde ve enerjisinde küçük artışlar sağlayarak semptomlarının etkisini azaltmada yardımcı olabilir.
- Aile veya arkadaşlar ile vakit geçirmek
Depresyon, bireyin arkadaşlarından ve ailesinden uzaklaşmasına neden olabilir. Ancak yüz yüze etkileşim bu duyguların ortadan kaldırılmasına destek olabilir.
- Daha İyi Yeme Alışkanlıkları Geliştirmek
Araştırmalara göre, daha iyi yeme alışkanlığı geliştirmenin ruh sağlığı ile olumlu ilişkisi bulunmaktadır.
- Meditasyon yapmak
Depresyon belirtileri, stres ve endişe ile şiddetlenebilir. Gevşeme teknikleri, stresi azaltmasına ve hayataınıza daha fazla neşe ve denge getirmenize destek olabilir.
Depresyondaki İnsanlara Nasıl Davranılmalıdır?
İyi bir dinleyici olmak
Depresyondaki bireye nasıl hissettiğini bilmek istediğinizi açıkça belirtilmeli, sohbet etmek sırasında tavsiye, yorum veya yargıda bulunmaktan kaçınılmalıdır.
Günlük görevlerinde yardımcı olmayı teklif etmek
Depresyondaki bireyler için günlük işler zorlayıcı olabilir. Bu nedenle de bazı işleri tamamlamak veya bu işleri birlikte halletmek için yardım teklif edilebilir.
Sabırla beklemek
Tedavinin başarılı olduğu durumlarda bile depresyon tamamen kaybolmayabilir. Bu nedenle de terapi sonrası bireyin normal haline dönmesini beklemek her iki tarafa da fayda sağlamamaktadır.
Birlikte vakit geçirmek ve planlar yapmak
Depresyondaki bireyin keyif alabileceği bir hobi veya aktiviteye katılmasına yardımcı olunmalı ancak bireyi aktiviteye katılmak için ikna etmeye çalışılmamalıdır.
Depresyon tedavisi süresince destek olmak
Herhangi bir neden ile ilaçlarını bırakmayı düşünen birey, psikiyatristi ile konuşmaya teşvik edilmelidir. Antidepresanlar bir sağlık uzmanının gözetimi olmadan aniden kesilmemelidir.
Cesaretlendirici sözler söylemek
Depresyonda olan insanlar kendilerini sert bir şekilde kınayabilir ve yaptıkları her şeyi eleştirebilirler. Bu nedenle de bireye onun iyi özelliklerinden birini söylemek veya ve başkalarının onlara ne kadar değerli olduğunu hatırlatmak, bireyin iyi hissetmesine yardımcı olur.
Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Depresyon, tedavi edilmediği takdirde bireyi olumsuz etkileyen ciddi ve uzun vadeli sonuçlara yol açabilir. Uzmanlar, depresyon psikoterapi ve ilaçlar ile başarılı bir biçimde tedavi edildiğinde, bireyin intihar düşüncelerinin ortadan kaybolacağını açıklamaktadır.
Depresyondaki insanlar, umutsuzluğa düştüklerinde veya öfkelendiklerinde kendilerini kontrol etmeye ve eylemlerinin sonuçlarını düşünmeye daha az eğilimlidirler. Bu nedenle de Depresyonda olan bireylerin kendilerini güvenli olmayan koşulları yaparken bulma olasılıkları daha yüksektir.
Depresyondaki bireyin sahip olabileceği diğer tıbbi rahatsızlıkların tedavisi, depresyon tedavi edilmediği takdirde daha da zor olmaktadır.
Depresyon bazı ilişki problemlerine neden olmaktadır. Tedavi edilmeyen depresyon ise duygusal, zihinsel ve fiziksel olarak tüketerek, bu ilişkilerin daha da kötüleşmesine yol açabilir.
Uyku düzenindeki değişiklik, majör depresyonun en belirgin semptomlarından biridir. Tedavi edilmediği takdirde uzun süreli uyku yetersizliği aşırı yorgunluk, enerji kaybı, konsantre olma ve karar verme de zorluk gibi çeşitli problemlere yol açabilir.
Ayrıca tedavi edilmeyen depresyon kilo alıp verme, sinirlilik, umutsuzluk ve çaresizlik duygularına yol açabilir.
Tedavi edilmeyen depresyondaki birey, semptomları azaltmak için bazı maddeler ile kendi kendine ilaç tedavisi uygularlar. Ancak uyuşturucu ve alkol semptomları şiddetlendirmek ile kalmaz, aynı zamanda kişinin bunlara bağımlı olma olasılığını da arttırır.