Gıda bağımlılığı gerçek mi?
Gıda bağımlılığı bilim dünyasında tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Kavram, dünyanın pek çok yerinde artan obezite oranları sonrası daha da önemli hale gelmiştir. Bugün bilimin bu konuda ne dediğini açıklıyoruz
Gıda bağımlılığı, araştırmacıların insanlarda bağımlılığa benzer davranışlara yol açan zorunlu yeme alışkanlıklarını tanımlamak için kullandıkları bir kavramdır.
Araştırmalar, bazı bireylerin lezzetli gıdalara, yani yağ ve şeker oranı yüksek gıdalara bağımlılık yaşama olasılığının diğerlerinden daha yüksek olabileceğini göstermektedir.
Diğer araştırmalar, gıda bağımlılığı yaşayan insanların tipik olarak bir madde kullanım bozukluğunun yaşadıklarına ek olarak diğer semptom ve isteklerin yanı sıra "arama" davranışları sergilediklerini de öne sürmektedir.
Gıda bağımlılığı kavramı için evrensel olarak kabul edilmiş klinik bir tanım yoktur ve Mental Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitabı (DSM-5) bunu bir koşul olarak listelemez. Ancak araştırmacılar bu kavramla ilişkili bazı davranışlar tespit etmişlerdir. Bunlar aşağıda listelenmiştir:
● aç değilken bile kompulsif aşırı yeme
● yüksek yağlı ve şekerli yiyecekler için aşırı istek duyma
● gıda alımını kontrol etmede zorluk çekme
● aşırı yeme ve düzensiz yeme kalıplarına sahip olma
Gıda bağımlılığı hakkında ne biliyoruz?
2009, 2011, 2016, 2018 ve 2019 yıllarında yapılan çeşitli çalışmalarda; lezzetli gıdaların - hatta genel olarak gıdaların - beynin aynı kısımlarını uyardığını ve yasadışı maddelerle aynı nöronal aktiviteleri paylaştığını vurgulamıştır.
Hipokampus, kaudat ve insula, araştırmacıların bu ilişkide yer aldığını belirledikleri üç beyin bölgesidir. Örneğin, yiyecekler ve yasa dışı maddelerin her ikisi de vücudun doğal olarak ürettiği dopamin ve endojen opioidler gibi hormonların salınmasına neden olmaktadır. Bu hormonlar, beyindeki motivasyon, istek ve arzulardan sorumlu olan "ödül sisteminin" veya mezolimbik devrenin bir parçasıdır.
Hatta bazı araştırmalar, gıda bağımlılığını tetikleyebilecek olanın, tüketimin kendisinden ziyade gıda beklentisi olduğunu öne sürüyor, bu da madde kullanım bozukluğu olan kişilerin sıklıkla sergilediği "arama" davranışı ile paralellik gösteriyor.
Teorik olarak bu davranışı; beyindeki zevk merkezlerini uyardığı sürece bir kişinin bir şeyi sevmese bile istemesinin mümkün olduğunu öne süren teşvik duyarlılığı kavramı ile açıklayabiliriz. Örneğin, insanlar şekerli bir içeceği canları o içeceği içmekten gerçekten zevk aldıkları için değil, dopamin salınımı nedeniyle kendilerini iyi hissettirdiği için arzulayabilirler.
DSM-5, gıda bağımlılığını bir koşul olarak listelemese de, araştırmacılar bu fenomeni incelerken hem DSM-4'e hem de DSM-5'e ve ayrıca Yale Gıda Bağımlılığı Ölçeğine (YFAS) atıfta bulunmuşlardır.
Aslında, araştırmacılar YFAS'ı DSM-4'teki madde kullanım bozukluklarının semptomları ve ilişkili davranışları hakkındaki bilgilere dayanarak geliştirdiler. YFAS, gıda bağımlılığını belirlemeye yardımcı olabilecek, kendi kendine bildirilen 25 soru içermektedir.
Gıda bağımlılığı kavramı, bilim camiasında büyük ilgi görmüştür, bazıları bunu obezitenin altında yatan potansiyel bir katkı olarak öne sürmüş ve bunu aşırı vücut ağırlığına sahip olmanın bir semptomu olarak görmüştür. Bu ilişki ne şekilde olursa olsun, 2017 tarihli bir incelemede, bariatrik veya kilo verme ameliyatı düşünen kişilerde gıda bağımlılığı ile bağlantılı davranışların belirgin şekilde daha yüksek seviyelerde meydana geldiğine dair kanıtlara atıfta bulunulmuştur.
Bu kavram neden tartışmalı?
Mevcut araştırmalara rağmen, çok sayıda çalışmadan elde edilen kesin olmayan kanıtlar nedeniyle gıda bağımlılığı bilim camiasında tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir.
İlgili tartışmalardan bazıları aşağıda listelenmiştir:
● Beynin gıda ve uyuşturucuya karşı etkisi: Çok önemli bir ayrım
Gıda bağımlılığının gerçek bir fenomen olduğunu iddia eden birçok çalışma, gıda istekleri ile yasadışı uyuşturucular için istek arasındaki benzerliklere odaklanır. Bununla birlikte, gıda bağımlılığı kavramı önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Eğer gıdalar bağımlılık yapabiliyorsa, bu bizim için kötü mü?
Hem gıdalar hem de ilaçlar beyindeki ödül sistemini ve zevk merkezini uyarsa da, gıdalar ilaçlarla aynı farmakolojik etkiyi göstermez.
Ayrıca insanlar besinleri çok düzenli ve karmaşık kombinasyonlar halinde tüketirler. Bu, karşılaştırmayı zorlaştırır ve kullanım ile yanlış kullanım arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır.
● Sorunlu besin belirleme problemi
Gıdaların yanlış kullanımını sınıflandırmak zor olmasına rağmen, hangi besin maddesinin veya besin kombinasyonunun yiyecek bağımlılığına neden olduğunu belirlemek bundan daha zor ve belirsizdir.
Sıçanlarda yapılan araştırmalar, birçok işlenmiş gıdada olduğu gibi, yağ ve şeker açısından yüksek bir diyetin bağımlılığa benzer davranışlara neden olabileceğini belirlemiştir. Bazıları bağırsakta şeker varlığının nedensel besin olabileceğine inanır, ancak bu kanıtlanmamıştır.
Herhangi bir sorunlu besin maddesini tam olarak belirlemek için insanlarda daha titiz, uzun vadeli çalışmalar gereklidir.
● Obezite, lezzetli yiyecekler ve yiyecek bağımlılığı
Bazı çalışmalar, yeme bağımlılığının obezitenin makul bir nedeni olduğunu ileri sürmektedir ve yeme bağımlılığı modeli, klinik kriterlerden biri olarak aşırı kilolu olmayı veya obeziteye sahip olmayı bile vurgulamaktadır. Bazı araştırmacılar ayrıca gıda bağımlılığını belirli yeme bozukluklarıyla, özellikle de aşırı yeme bozukluğu (BED) ile ilişkilendirmiştir.
Bununla birlikte, bir gözden geçirme, önemli sayıda BED'li bireyin obeziteye sahip olmadığını ve obezitesi olan çoğu insanın düzensiz yeme veya gıda bağımlılığı semptomları yaşamadığını vurgulamıştır. Bu, YFAS'ın gıda bağımlılığını teşhis etme yeteneğinin sorgulanmasına yol açmakta ve bazı araştırmacılar, bu ölçeğin bir bağımlılığı değil, sadece yeme bozukluklarını tanımladığını öne sürmektedir.
Ayrıca, bir gözden geçirme, tatsız bir yiyeceğin bile (yağ veya şeker oranı yüksek olmayan anlamına gelir) yeme isteği konusu haline gelebileceğini bildirdiğinden, lezzet, aşırı tüketim ve obezitede mutlak bir faktör değildir.
Yiyecek bağımlılığının nedeni olarak yo-yo diyeti?
Birçok kilo verme stratejisinin başarı oranları düşüktür ve popüler kilo verme diyetleri oldukça kısıtlayıcı olabilir. Beslenme yoksunluğu, yeme isteklerine ve aşırı tüketime neden olmak için gerekli olmasa da, çeşitli diyetler arasında geçiş yapmak ve yiyecekleri düzenli olarak kısıtlamak potansiyel olarak yiyecek bağımlılığı davranışlarına neden olabilir.
İstenmeyen yeme davranışlarından nasıl vazgeçilir?
Bir kişinin gıda bağımlılığı veya yeme bozukluğu olup olmadığına veya sadece besleyici gıda alımını iyileştirmek isteyip istemediğine bakılmaksızın, istenmeyen yeme davranışlarından vazgeçmek isteyebilirler.
Bunun için beslenmenizle ilgili bir yardıma ihtiyacınız olabilir, diyetisyene başvurmanız sağlıklı bir davranış olacaktır. Bununla birlikte bir psikoloğa başvurmak da sizi rahatlatabilir.
Buna ek olarak yiyeceklerin görünümü, kokusu ve hatta görünümünü içeren çevresel ipuçları bile, yiyecek isteklerini tetikleyebilir. Bireyler, aşağıdakileri yaparak çevrelerini kısıtlama oluşturmadan ayarlayabilir:
● öğünler için yeterli miktarda yiyeceği porsiyonlamak ve ardından geri kalanını gözden uzak bir yerde saklamak
● büfe masalarından uzakta oturmak ve mevcut yiyeceklerden ziyade insan katılımının ve sohbetinin sosyal yönlerine odaklanmak için yemek deneyimini yeniden çerçevelemek
● sağlıklı beslenmeyi hatırlatmak ve teşvik etmek için besleyici gıdaları görünür yerlere yerleştirmek; örneğin, meyveleri mutfak tezgahının üzerine bir kaseye veya tabağa koymak
● mümkün olduğunca yüksek oranda işlenmiş gıdalar yerine besleyici gıdaların ve nişastalı olmayan sebzelerin alımını artırmak
Küçük değişikliklerle uzun bir yol kat edebilirsiniz.
Kilo vermek için diyet yapan çoğu insan 5 yıl içinde bu ağırlığın çoğunu geri kazandığından, kısa sürede hızlı sonuçlar vaat eden moda diyetleri deneme dürtüsüne direnmek önemlidir.
Bunun yerine, kişi, iyi sağlık ve hastalık yönetimini desteklemek için düzenli egzersiz de dahil olmak üzere kademeli ancak daha sürdürülebilir bir diyet ve yaşam tarzı değişikliği yapmayı planlamalıdır.
Obezite , birçok potansiyel nedeni olan karmaşık bir tıbbi durumdur ve hızlı sonuç almak için uygulanan şok diyetler altta yatan sorunları çözmeye yetmez.
Sonuç olarak bazı araştırmacılar, gıda bağımlılığını obezitenin altında yatan potansiyel bir neden olarak öne sürüyor ve bunu madde bağımlılığı olan kişilerin sıklıkla sergilediği bağımlılık davranışlarına benzetiyor. Ancak, bu fenomenin gerçek olup olmadığı konusunda kesin olmayan sonuçlar veren çalışmalarla tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor.
Yiyecek bağımlılığının gelişmesinden sorumlu olabilecek besinleri veya yeme alışkanlıklarını incelemek için daha titiz ve uzun vadeli insan araştırmalarına ihtiyaç vardır.
Semptomların uygun şekilde sınıflandırılmasını ve gıda bağımlılığının teşhisini kolaylaştırmak için iyi tanımlanmış klinik kriterlere de ihtiyaç vardır. Tabiki en önemlisi gıda bağımlılığı yaşayan bireyin multidisipliner bir ekiple çalışarak her açıdan bir yenilenme sürecine girmesidir.