Her hastalığın davetiyesi: Obezite nedir?
Bugün 4 Mart Dünya Obezite Günü. Biz de bu konudaki farkındalığınızı artırmak, obezitenin tam olarak ne olduğunu ve nasıl sonuçlar doğurduğunu anlayabilmek için bir yazı kaleme aldık.
Obezite, aşırı kilonun veya vücut yağı seviyelerinin sağlığı olumsuz yönde etkileyebilecek kadar yüksek olduğunda ortaya çıkan tıbbi bir durumdur. Vücut kitle indeksi (BMI), bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm birimidir. BMI, bir bireyin yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre uygun bir ağırlığa sahip olup olmadığını belirlemede kullanılan bir araçtır.
25 ila 29.9 arasında bir vücut kitle indeksi (BMI), bir kişinin aşırı kilolu olduğunu gösterir. Obezite, 30 veya daha yüksek bir vücut kitle indeksi olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda kişinin bel-boy oranı, bel-kalça oranı ve yağ miktarı ve dağılımı gibi diğer bazı faktörler de kişinin sahip olduğu kilonun ne kadar sağlıklı olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Obezite, artrit, metabolik sendrom ve bazı kanser türleri de dahil olmak üzere çeşitli hastalıkların riskini artırmaya neden olabilir. Metabolik sendrom, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar dahil olmak üzere bazı semptomları içerir.
Egzersiz ve diyet yoluyla kilo vermek veya sağlıklı bir kiloyu korumak obeziteyi önlemeye veya azaltmaya yardımcı olabilir. Buna ek olarak, bazı durumlarda, kişinin ameliyat olması gerekebilmektedir.
Obezite Sebepleri Nedir?
Obezite, vücut ağırlığı üzerindeki genetik, davranışsal, metabolik ve hormonal faktörler bulunmasına rağmen, günlük aktivite ve egzersizlerde yakılan kaloriden daha fazlasını almak alındığında obezite oluşur. Vücut tarafından alınan fazla kaloriler yağ olarak depolanır. Ancak obezitenin sebepleri yalnızca alınan kalori ya da hareketsiz bir yaşam tarzı ile ilişkili değildir. Bunlar gerçekten obezitenin nedenleri olsa da, kontrol edemediğiniz bazı nedenler.
Obezitenin yaygın olarak görülen nedenleri şunlardır.
- Yaşlanmak, daha az kas kütlesine ve daha yavaş bir metabolizma hızına yol açabilir. Bu da kilo almayı kolaylaştırır.
- PCOS (polikistik over sendromu), kadın üreme hormonlarında görülen dengesizlik sonucu ortaya çıkar.
- Cushing sendromu, vücuttaki aşırı kortizol (stres hormonu) seviyelerinin neden olduğu bir durumdur.
- Yeterince uyumamak, acıkmaya ve yüksek kalorili yiyecekleri tüketmeye neden olarak bazı hormonal değişikliklere yol açabilir.
- Hamilelik sırasında alınan kiloların verilememesi sonunda obeziteye yol açabilir.
- Az aktif tiroid (Hipotiroidizm), tiroid bezinin yetersiz miktarda spesifik hormon ürettiği bir rahatsızlıktır.
- Prader-Willi sendromu, yeni doğan bebeklerde iştaha neden olan ve nadir olarak görülen bir hastalıktır.
- Osteoartrit (OA), ağrıya neden olan ve aktiviteleri sınırlayan durumlar, obeziteye neden olabilir.
Çocuklarda Obezite Sebepleri Nelerdir?
Çocuklar obezitenin birçok nedeni vardır. En yaygın nedenler sağlıksız beslenme alışkanlıklar, fiziksel aktivite eksikliği, genetik faktörler veya bu nedenlerin bir kombinasyonudur. Ayrıca çocuklarda obezite nadir durumlarda hormonal bir sorun gibi çeşitli tıbbi rahatsızlıklardan kaynaklanabilir.
Aşağıda çocuklarda obezitenin sebepleri verilmiştir.
- Sağlıksız gıda tüketimi
Fast food ve unlu gıdalar gibi yüksek kalorili yiyeceklerin aşırı tüketimi, çocuklarda kilo artışına sebep olabilir. Şeker ve hamur işleri de kilo alımına katkıda bulunabilir. Meyve suları ve spor içecekleri gibi şekerli içeceklerin obezitesinden sorumlu olduğuna dair artan kanıtlar bulunmaktadır.
- Psikolojik faktörler
Kişisel stres ve aile stresi bir çocuğun obezite riskini artırmaya katkıda bulunabilir. Bazı çocuklar zorluklarla ya da endişe gibi duygularla başa çıkmak için aşırı yemek tüketebilir. Bazı çocukların ebeveynlerinde de buna benzer alışkanlıklara rastlanabilir.
- Fiziksel aktivite eksikliği
Fiziksel aktivite eksikliği bulunan çocuklar, düzenli egzersiz yapan çocuklar kadar kalori yakmadıkları için kilo almaya daha yatkındırlar. Televizyon izlemek veya video oyunları oynamak gibi hareketsiz aktiviteler de obeziteye katkıda bulunabilir.
- Aile faktörleri
Ailenin yeme alışkanlıkları, bir çocuğun sağlıklı kilosu üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Ailede kilo sorunu bulunan çocukların kilo alma olasılığı daha yüksek olabilir veya obeziteye rastlanabilir. Bu, özellikle yüksek kalorili yiyeceklerin tüketildiği ve fiziksel aktivitenin önerilmediği bir ortamda görülmektedir.
- Bazı ilaçlar
Bazı farmasötik ilaçlar, artan obezite riski ile ilişkilendirilmiştir. Prednizon, lityum, amitriptilin, paroksetin (Paxil), gabapentin (Neurontin, Gralise, Horizont) ve propranolol (Inderal, Hemangeo) bu ilaçlar arasında bulunmaktadır.
- Sosyoekonomik faktörler
Bazı topluluklardaki insanların süpermarketlere ve sınırlı kaynaklara ulaşımı dardır. Sonuç olarak bu kişiler tarafından dondurulmuş yemekler, krakerler ve kurabiyeler gibi hızlı bozulmayan ürünler tercih edilebilir.
Obezite Genetik Bir Hastalık mıdır?
Bilim, genetiğin obezitede rol oynadığını göstermektedir. Bardet-Biedl sendromu ve Prader-Willi sendromu gibi bazı hastalıklarda genler doğrudan obeziteye neden olabilmektedir.
Ancak bir kişinin fazla kilolu olması için hem genler hem de davranış gerekebilir. Birden fazla gen, bazı durumlarda kişinin obeziteye eğilimini yükseltebilir ve aşırı besin tüketimi veya minimum fiziksel aktivite gibi dışsal değişkenler gerektirir.
Genler, vücuttaki değişikliklere nasıl uyum sağlayacağı konusunda vücuda talimatlar verir. Aile üyeleri, ikizler ve evlat edinilenler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerine yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin önemli miktarda yetişkin ağırlık değişiminden sorumlu olduğuna dair dolaylı bilimsel kanıtlar sunmaktadır. Obez ve obez olmayan kişiler üzerinde yapılan diğer araştırmalarda davranışları veya metabolizmayı etkileyebilecek genlerde herhangi bir farklılık olup olmadığını gözlemlenmiştir. Bu araştırmalar sonucunda, gıda tüketimini ve açlığı artırarak obeziteye katkıda bulunabilecek çeşitli genlerdeki varyantlar tanımlanmıştır.
Nadiren, tek bir genin belirli bir mutasyonu, bir ailede kesin bir kalıtsal obezite modeline (monogenik obezite) neden olur. Buna ek olarak, çoğu obezite, çeşitli genler ve çevresel faktörler arasındaki karmaşık etkileşimlerin sonucudur(çok faktörlü obezite).
Diyabet ve Obezite İlişkisi Nedir?
Obezite ve diyabet karmaşık bir ilişkiye sahiptir. Obezite ve tip 2 diyabetin yakın bir bağlantısı vardır. Tip 2 diyabet için en büyük risk faktörlerinden biri obezitedir.
Obezite ayrıca tip 2 diyabet ve insülin direnci için bir risk faktörüdür. İnsülin, pankreas tarafından kan şekerini düşürmeye ve düzenlemeye yardımcı olmak için ürettiği bir hormondur.
Tip 2 diyabetli obez kişilerde vücutta üretilen insülin miktarı normal olabilir ancak vücudun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyebilir. Sonuçta, kan şekeri seviyesi yüksek kalır ve buna insülin direnci denir. İnsülin direnci, obez bireylerde tip 2 diyabetin yaygın bir belirtisidir.
Tip 2 diyabet insidansı obezite insidansı artışına bağlı olarak hızla artmaktadır. Örneğin diyabet, 2000 yılında dünya çapında 171 milyon insanı etkilemiştir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bu oranın 2030 yılına kadar 366 milyona çıkması beklenmektedir.
Obezite Çeşitleri Nelerdir?
Aşağıda obezite çeşitleri listelenmiştir.
- Yağ dağılımına göre obezite çeşitleri
- Başladığı yaşa göre obezite çeşitleri
- Sebeplerine göre obezite çeşitleri
1. Yağ Dağılımına Göre Obezite Çeşitleri
Bu sınıflandırmada kadın tip ve erkek tip olmak üzere iki tür obezite çeşidi vardır. Kadın tip obezite Subkutanöz ve erkek tipi obezite santral tip olarak adlandırılmaktadır.
Subkutanöz tip obezite: Subkutanöz tip obezite kadın tipi, kemer tipi ve armut tipi obezite olarak da bilinmektedir. Bu obezite çeşidinde biriken yağların büyük çoğunluğu basen ve kalça bölgelerindedir. Bu obezite türünde biriken yağlar vücudunun gövde ve karın bölümlerinde bulunmadığı için erkek tip obeziteye göre daha az risk bulundurmaktadır.
Santral tip obezite: Erkek tipi yani santral tipi obezite çeşidi aynı zamanda merkezi obezite yada elma tipi olarak da bilinmektedir. Yapılan ölçümlemelerde, erkek tipi obezitede birim başına düşen yağ hücresi oranı normale göre oldukça yüksektir. Vücutta aşırı yağlar genellikle gövde ve karın bölgesinde toplanmaktadır. Santral tipi obezite, yaşlı insanlarda çok yaygındır çünkü vücut yağı, yaşlanma sürecinde sıklıkla karın bölgesine yeniden dağıtılır. Aşırı viseral yağ, karında aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan merkezi obeziteye yol açar. Portal kan sistemi viseral yağ ile besin sağladığından, bu bölgede oluşan fazla yağ, yağ birikintilerinin kan dolaşımına sızmasına sebep olabilir. Kandaki yağ birikimi, obezite ile bağlantılı tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, kardiyovasküler hastalık, ateroskleroz ve endometrial kanser ve metabolik sendrom gibi çeşitli sağlık sorunlarının büyük bir bölümünden sorumludur.
2. Başladığı Yaşa Göre Obezite Çeşitleri
Obezite türlerinin belirlenmesinde ana kriterlerden biri de obezitenin başladığı yaşa göre obezite çeşitleridir. Bunlar ikiye ayrılmaktadır.
Hiperplastik obezite: Hiperplastik obezite türü yetişkinlerde görülmektedir ve en sık görülen obezite çeşididir. Yağ içeren hücrelerin bulundurduğu yağ hacimlerinin artmasıyla oluşur. Yağ hücrelerinin hacimsel artışı herhangi bir şekilde yağ hücre oranının sayısındaki artışa sebep olmaz, yağ hücrelerinin barındırdığı yağ hacminin artmasıdır.
Hipersellüler obezite: Hipersellüler obezite, çocukluk çağında adipoz hücre sayısının artması ile karakterize bir obezite çeşididir. Bu obezite türünde yağ hücresi normal büyüklüktedir, fakat yağ içeren hücre oranlarının yükselmesi ile meydana gelmektedir.
3. Sebeplerine Göre Obezite Çeşitleri
Basit obezite: Basit obezite, primer ve eksojen obezite olarak da bilinmektedir. Basit obezite, normal veya artmış bir büyüme hızının yanı sıra kemik yaşı olgunlaşmasının hızlanması ile nitelendirilmektedir. Obezite sahip olunduğunda ve boy uzaması yavaşladığında, hormonal bir sorun bulunabilir. Normal büyümeye rağmen, temel obezite, rutin provokatif testler, GH salan hormon enjeksiyonu veya spontan 24 saatlik sekresyon ile ölçüldüğü üzere GH üretiminde bir azalma ile karakterize edilir. Obez çocuklarda BH salgılanması, normal kilolu ve klasik BH eksikliği olan çocuklarda olduğu kadar düşük olabilir. Hipotalamus, hipofiz ve periferik seviyelerdeki karmaşık mekanizmalar, GH ekseni boyunca endokrin bozukluklarında rol oynayabilir.
Genetik obezite: Obezitenin ortaya çıkmasında en etkili faktörlerden biri de kalıtsal geçiş yani genetiktir. Yapılan araştırmalar sonucunda obez hastalığına sahip bireylerden bazılarının ailesinde de obeziteye rastlanmıştır. Ayrıca bireyin ailesinde obez hastalığına sahip olanlar varsa bu kişinin obez olmasına yönelik risk %8 oranında yükseliş göstermektedir.
Sekonder obezite: Sekonder obezite, kilo alımına neden olan tıbbi bir durum olduğu anlamına gelir. Bu hastalıklar endokrin bozuklukları, hipotalamik bozukluklar ve bazı doğumsal durumları içermektedir. Basit obeziteye göre sekonder obezitenin görülme sıklığı daha azdır. Sıklıkla vücudun gövde bölümünde aşırı yağlanma oluşur. Kilo artışıyla beraber diyabet, normale göre daha fazla tüylenme, tansiyon gibi çeşitli sorunlar meydana gelir. Gövde ile birlikte ense ve yanak kısımlarında da yüksek oranda yağ birikmesi oluşabilmektedir. Büyüme hormonunun azlığı ve tiroid bezlerinin fonksiyonel etkinliğinin yeterli seviyede olmaması sekonder obeziteye yol açan iki ana etkendir.
Vücut Kitle İndeksine göre Obezite Derecesi Nedir ve Nasıl Hesaplanır?
Vücut kitle indeksi (BMI), bir kişinin kilogram cinsinden ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde edilir ve Dünya Sağlık Örgütü'nün referans aralığı temel alınır. BMI hesaplayıcıları ve çizelgeleri, bir kişinin kilosunun sağlık sorunları riskini etkileyip etkilemediğine dair bir gösterge sağlayabilir. Bir kişinin BMI'si bu riski etkileyen tek etmen değildir. Kişinin sağlıklı bir kiloya veya vücut kompozisyonuna sahip olup olmadığını değerlendirmeye yönelik olarak yapılan diğer araçlar arasında bel-kalça oranı, bel-boy oranı ve vücut yağ yüzdesi yer almaktadır.
Çoğu yetişkin için ideal olan BMI 18,5 ila 24,9 aralığındadır. 2 ila 18 yaş arasındaki çocuklar ve gençler için BMI hesaplamasında kilo ve boya ek olarak yaş ve cinsiyet de dikkate alınır.
BMI vücut ağırlığının, boyunun karesine bölünmesi (kg/m²) ile elde edilir.
Aşağıda, yetişkinler için BMI aralıkları ile ilişkili standart ağırlık durumu kategorileri yer almaktadır.
- 18, 5 kg/m.'nin altında: Zayıf
- 18.5 – 24, 9 kg/m. arasında: Normal kilolu
- 25 – 29, 9 kg/m. arasında: Fazla kilolu
- 30 – 39, 9 kg/m. arasında: Obez
- 40 kg/m.'nin üzerinde: İleri derecede obez (morbid obez)
Obezitenin Zararları Nelerdir?
- Sinir Sistemini olumsuz etkiler.
Obezite veya fazla kilolu olmak, beyne giden kan akışı kesildiğinde meydana gelen felç riskini artırır. Obezite ruh sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Bu, artan depresyon riski, düşük benlik saygısı ve beden imajı ile ilgili problemleri içerir.
- Sindirim sistemini olumsuz etkiler.
Obezite, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) riskinin artması ile bağlantılıdır. Mide asidi yemek borusuna döküldüğünde GERD oluşur.
Obezite ayrıca safra taşı oluşma riskini de artırır. Safra taşı oluşumu, safra kesesinde safra biriktiğinde sertleştiğinde meydana gelir. Bu durum ameliyat gerektirebilir. Buna ek olarak, karaciğer çevresinde biriken yağ iltihaplanmaya ve karaciğer yetmezliğine yol açabilir.
- Solunum sistemini olumsuz etkiler.
Solunum sistemi, nefes almayı sağlayan bir sistemdir. Boyun çevresindeki depolanan yağ hava yolunu daraltarak geceleri nefes almayı zorlaştırabilir. Bu duruma aynı zamanda uyku apnesi de denilmektedir. Uyku apnesine sahip hastalarda solunum kısa süreliğine durabilir.
- Kardiyovasküler ve endokrin sistemi olumsuz etkiler.
Obez kişilerde kalp, vücuda kan pompalamak için daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu durum hipertansiyon veya yüksek kan basıncına yol açar. Yüksek tansiyon, inmenin ana nedenlerinden biridir.
Obezite ayrıca vücut hücrelerinde insülin direncine neden olabilir. İnsülin, kandaki şekeri şekeri enerji için kullanılmak üzere hücrelere taşıyan bir hormondur. İnsülin direnci bulunanlarda, şeker hücreler tarafından alınamaz, bu da aşırı kan şekerini meydana getirir.
Bu, bir kişinin kan şekeri seviyelerinin çok yüksek olduğu bir durum olan tip 2 diyabet riskini artırır. Tip 2 diyabet, diğer sağlık sorunlarının yanı sıra böbrek hastalığı, felç kalp hastalığı ve körlük ile bağlantılıdır.
Aşırı vücut yağına ek olarak yüksek tansiyon, kolesterol ve aşırı kan şekerin kalbe kan taşıyan damarların daralmasına ve sertleşmesine yol açabilir. Ateroskleroz veya arterlerin sertleşmesi kalp krizi ve felç riskini yükseltebilir.
- Deri (cilt) sistemini olumsuz etkiler.
Aşırı vücut yağına bağlı olarak derinin katlandığı yerlerde döküntüler meydana gelebilir. Ayrıca obezite, akantozis nigrikans hastalığına yol açabilir. Bunun sonucunda, vücudun kıvrımlarında ve kırışıklıklarında, deri rengindeki değişme ve kalınlaşma meydana gelir.
- Üreme sistemini olumsuz etkiler.
Obezite, üreme sistemini olumsuz etkileyerek hamile kalmayı zorlaştırabilir. Ayrıca hamilelik sırasında ciddi komplikasyonlar yaşama riskini yükseltebilir.
- İskelet ve kas sistemi olumsuz etkiler.
Obezite, kas kütlesinin ve kemik yoğunluğunun bozulmasına yol açabilir. Buna osteo sarkopenik obezite denir. Osteosarkopenik obezite, kırık riskini artırabilir, fiziksel sakatlığa, insülin direncine ve çeşitli genel sağlık sorunlarına neden olabilir.
Obezite Kanser Yapar mı?
Evet, obez bireylerde genellikle, zaman içinde DNA hasarına ve kansere katkıda bulunabilen düşük seviyeli kronik inflamasyon bulunur. Obez ve aşırı kilolu kişiler, normal kiloya sahip bireyler ile karşılaştırıldığında, kronik lokal inflamasyona yol sebep olan belirli kanserler türlerine yakalanma riskini artıran koşullara veya rahatsızlıklara sahip olma olasılığı daha fazladır.
Örnek olarak, özofagus adenokarsinomu genellikle gastroözofageal reflü hastalığı veya Barrett's özofagusunun neden olduğu uzun süreli lokal inflamasyondan kaynaklanır. Kronik safra kesesi iltihabı ile tanımlanan bir hastalık olan safra taşları, obezite için bir risk faktörüdür ve safra taşı öyküsü safra kesesi kanserine yakalanma riskini artırır. Ayrıca kronik ülseratif kolit ve hepatit gibi çeşitli karaciğer kanseri türleri için risk oluşturur.
Aşırı östrojen , yağ dokusu tarafından üretilmektedir. Aşırı östrojen seviyeleri, endometrial, meme, yumurtalık ve diğer kanser türlerinin riskinin artması ile ilişkilidir.
Obez bireyler, kandaki insülin ve insülin benzeri büyüme etmeni-1’in (IGF-1) seviyeleri sıklıkla artar. Hiperinsülinemi veya insülin direnci olarak adlandırılan bu durum, tip 2 diyabet gelişiminden önce meydana gelir. Yüksek insülin ve IGF-1 değerleri kolon, prostat, böbrek ve endometrium kanserleri gelişimi ile ilişkilidir.
Obezite Ölümcül müdür?
Obezite, birçok yaygın ölüm nedeni için önemli bir risk faktörü olarak bilinmektedir. Dünya sağlık örgütünün yaptığı açıklamada, obezite en riskli 10 hastalıktan biridir.
Obezite düşük yaşam kalitesi ve kötü ruh sağlığı sonuçları ile ilişkilidir. Obezite ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde ve dünya genelinde diyabet, felç, kalp hastalığı ve çeşitli kanser türleri de dahil olmak üzere önde gelen ölüm nedenleri ile bağlantılıdır.
Obezite Hastalığı için Hangi Doktora Gidilmelidir?
Obezite tedavisi için başvuran tüm hastaların ilk olarak endokrinoloji uzmanı, beslenme uzmanı, psikiyatri uzmanı, fizik tedavi uzmanı ve egzersiz danışmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir. İhtiyaç duyulduğu durumlarda hasta kardiyoloji ve göğüs hastalıkları uzmanları tarafından da muayene edilmektedir. Ayrıca, uygun görülen hastaların obezite cerrahisi konusunda deneyimli Genel Cerrahi uzmanları tarafından da muayene edilmesi sağlanmaktadır.
Obezite Nasıl Tedavi Edilir?
Obezite tedavi yöntemlerinin belirlenmesi için öncelikle hastanın muayene ve teşhis işlemleri yapılmalıdır ve obezitenin derecesi değerlendirilmelidir. Hastanın yüksek risk altında olmadığı durumlarda diyet ve egzersiz tedavileri genellikle yeterli görülmektedir. Hareketsiz bir yaşam tarzı ve sağlıksız bir beslenme, obezitenin önde gelen nedenlerini oluşturmaktadır. Bu nedenle de egzersiz ve diyet uygulamaları tüm obezite seviyeleri için kritik bir öneme sahiptir. Bu tedavilerin tüm obez bireyler için yeterli olup olmadığı belirsizdir. Uygulanan tedavilerin kişinin sağlıklı bir kiloya ulaşması için yetersiz olduğu belirlenirse farmakolojik tedaviler uygulanabilir. Ancak obezite tedavisinde ilaç yöntemi çok fazla tercih edilmemektedir. Bunun nedeni ise kişilerde farklı yan etkilere yol açabilmesidir. Yapılan tüm çalışmaların yanıt vermemesi durumunda, kalıcı kilo verme durumunu sağlamak için cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır.
Çocuklarda Obezite Nasıl Tedavi Edilir?
Çocuklarda obezitenin nedeni genlerden veya çok fazla sağlıksız yemek yemenin bir sonucu oluşabilir. Her durum için de uzun vadeli kilo kaybı sağlamada yaşam tarzı değişiklikleri gereklidir. Bu, kişinin beslenmesindeki değişiklikleri ve daha fazla fiziksel egzersizi içerir.
Bununla birlikte, çocukluk çağı obezitesi tedavisinin tek hedefi hedef kilo vermek değildir. Bir çocuk, bazı durumlarda boyu uzadıkça kilosunu koruyarak büyüyebilir. Vücut kitle indeksi (BMI) daha yüksek olan gençlerde büyüme hızı yavaşladığından, kilo kaybı bir tedavi amacı olabilir.
Çocuklarda obezitesi tedavisi, çocuğun ihtiyaçlarına bağlı olarak bir doktor, bir diyetisyen , bir ruh sağlığı uzmanı ve bir egzersiz uzmanından oluşan çok yönlü bir ekip ve özel bir tedavi planı ile gerçekleştirilmelidir. Çocuklarda obezite tedavi planı aşağıdaki hedefleri içerebilir.
Beslenme danışmanlığı ile diyetin kalori ve besin içeriğinde değişiklikler
Daha fazla fiziksel aktivite yoluyla benlik saygısı ve beslenme tutumlarının iyileştirmesi için davranış değişikliği
Kilo ve normal gelişim kaygılarıyla ilişkili duygularla yüzleşmeyi ve davranış değişikliğini içeren bireysel veya grup tedavisi
Ailedeki değişiklikleri desteklemek hedefi ile aile danışmanlığı
Obezite Ameliyatı Sonrası Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Obezite ameliyatı ile oluşturulan yeni mide kesesi yaklaşık 150 ml besin tutabilir. Dört hafta boyunca mide kesesinin iyileşmesini sağlamak için yalnızca yumuşak, sulu ve püre haline getirilmiş yiyecekler tüketilmelidir. Bu yönergeler, kilo kaybı sırasında kişinin sağlıklı kalmasını amaçlamaktadır. Kilo verirken sağlıklı gıda tercihleri ile doğru bir diyet uygulanırken, sağlığın korunmasında ameliyat sonrası egzersiz yapmak çok önemlidir. Kilo kaybı, diyet değişikliklerinin yanı sıra yaşam tarzında bir takım değişiklikleri gerektirir. Bununla birlikte, ameliyat sonrası beslenmede mide rahatsızlığına veya vitamin ve mineral eksikliklerine neden olmamak çok önemlidir.
Obezite İlacı Var mıdır?
Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede fazla kiloya sahip bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların güvenilirliğinin belirlenmiş olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun etki göstermeleri, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkilerinin olmaması büyük önem taşımaktadır. Bu tür ilaçların mutlaka doktor tavsiyesi ve kontrolü altında kullanılması gerekmektedir.
Obezite tedavisi için en yaygın kullanılan ilaçlar şunlardır.
- Fentermin-topiramat (Qsymia)
- Liraglutide (Saxenda)
- Bupropion-naltrekson (Kontrave)
- Orlistat (Alli, Xenical)
Obezite Diyeti Nasıl Planlanmalıdır?
Herkes için geçerli tek bir diyet planı bulunmamaktadır, ancak ancak çoğu insanın haftada 0,5 ila 1 kilogram arasında güvenli ve sürdürülebilir bir oranda kilo kaybı için enerji tüketimini günde 600 kalori azaltmayı hedeflemesi tavsiye edilir.
Bu hedefi başarmanın en iyi yolu, fast food, işlenmiş yiyecekler ve şekerli içecekler gibi sağlıksız ve yüksek kalorili besinler yerine daha sağlıklı olanlar tüketilmelidir.
Sağlıklı bir diyetin içermesi gereken besinler şunlardır.
- Meyve ve sebze
- Tam tahıllı besinler
- Süt ve süt ürünleri
- Et , balık, yumurta ve kurubaklagiller gibi bitkisel protein kaynakları
- Zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar
Yüksek miktarda tuz içeren yiyeceklerden kaçınılması önerilir. Bunun nedeni ise bu yiyeceklerin obezite hastalarında tehlikeli olabilecek kan basıncını yükseltmesidir. Ayrıca günlük tüketilmesi gereken kalori miktarını aşmamak için öğünlerin kalori bilgileri kontrol edilmelidir.