İyi ve kötü besinler gerçekten var mı?
Besinleri iyi ve kötü besinler olmak üzere ikiye ayırıyor ve beslenmenizi bu temeller üzerine oturtuyorsanız gelin biraz konuşalım
Her pazartesi diyete başlayanların devamlı karşılarına çıkan iki ifade vardır: İyi besin ve kötü besin. Peki, besine yapılan bu etiketleme ne kadar doğru? Örneğin, genellikle kötü besin olarak adlandırılan ama mutluluk veren çikolata gerçekten bu kadar kötü mü? Ya da en sağlıklı besinler arasında bulunan yogurt, kaselerce yediğinizde hala iyi mi?
İyi ve kötü besinler gerçekten var mı?
Çeşitli medya kanalları gıdaları bolca tüketebileceğiniz “iyi yiyecekler” ve yanına bile yaklaşmanızı yasaklayan “kötü yiyecekler” olarak sınıflandırmaya başladı. Ama bu gıda trendi iyi bir şey mi? İçinizden ‘’Değildir sanırım’’ diyor olabilirsiniz. Biz yanıtlayalım ‘’Asla değil!’’
İnsan vücudu alınan her gıdayı ayrım yapmadan benzer aşamalardan geçirerek enerjiye dönüştürür. Vücudunuz için iyi ya da kötü gıda yoktur tüm besinler enerji kaynağıdır. Hepsinin içeriği ve sunduğu faydalar elbette aynı değildir. Abur cubur gıdaların faydası meyvelere göre oldukça azdır. Kuşkusuz abur cubur da enerji verir fakat yeterince fizyolojik fayda sağlamaz ve zararlı etkileri görülebilir. Ancak bu, belli bir gıda grubunu düşman bellemeniz ve hayatınızın sonuna dek onlardan kaçmanız anlamına gelmez. Besin etiketleme aslında iyi bir şey değildir.
Besin etiketleme neden kötü?
Diyetine “yasak besin” tabiri ekleyenler en sonunda kendi kurallarını çiğnemekten kaçınamayabilirler. Bunun temel sebebi kuralların boğucu baskısı ve yasakların cezbediciliğidir. Kötü besinlerle beslenme fikri sizi gereksiz bir strese sokar. Sürekli hesap kitapla uğraşmak ise vakit kaybına sebep olur. Yiyeceklere karşı beslenen suçluluk duygusu besinlerle olan ilişkinizi bozabilir. Nihayetinde bu aşırı kısıtlayıcı döngü kontrolden çıkmanıza neden olur. En sonunda yasakladığınız yiyeceklere yumulur ve tatmin olduktan sonra kendinizi suçlu hissedersiniz.
Duygusal açıdan olumsuz sonuçlar doğuran gıda etiketleme konusu fizyolojik olarak da iyi değildir. "Kötü”den kaçıp "iyi”ye sığınma çabası, sürekli belli bir besin grubunu tüketmenize sebep olur. Bu kaçış vücudunuzun bazı besin elementleri açısından yoksunluk çekmesiyle sonuçlanabilir yani kaş yaparken göz çıkarabilirsiniz.
İdeal beslenme yöntemi nedir?
Öncelikle belirli yiyecekleri sınır dışı eden etiketler kullanmaya son verin. Sadece bu basit değişiklik bile kaçınmaya çalıştığınız yiyeceklerin cazibesini azaltacaktır. Gıdalarla olumsuz ilişkide olmak yaşamın fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerini kapsayan bütünsel sağlığınızı da negatif etkiler. Her öğün brokoli gibi “iyi gıdaları” yerseniz sürekli “kötü” gıdaların cazibesiyle savaşmak zorunda kalırsınız. Kötü gıdalarla yapılan mücadele strese ve öfkeye sebep olabilir. Bu olumsuz duygu durumları bütünsel sağlığınızı da eksi yönde etkiler.
Su gibi masum bir gıda bile aşırı tüketildiğinde zararlı olabiliyorken, nasıl beslenilmeli? Aslında cevap basit her şeyden azar azar yemelisiniz. Sağlıklı beslenmek adına gıdaları kategorize ederek dengesiz beslemeyin. Bunun yerine canınız çikolata çektiğinde tadına vararak tüketin ama aşırıya kaçmadan. İdeal olan vücudunuzu dinleyerek dengeli ve ölçülü şekilde, özgürce beslenmektir.
Kilo yönetimi sağlamaya çalıştığınız ve kilo kaybetmek için uğraştığınız dönemlerde elbetteki çeşitli besin gruplarından bir süre uzaklaşmak size daha hızlı sonuca götürecektir ancak bu onları ‘’kötü besin’’ sınıfına sokmanız gerektiğini göstermiyor. Bu yüzden besinleri etiketlemekten kaçınmaya çalışın!