Mantar gerçekten "mucize besin" mi?
Antioksidan içeriğiyle öne çıkan mantarın faydaları söylendiği kadar var mı? Hangi mantar kimler için risk teşkil ediyor?
Mantar gün geçtikçe popülerliğini artırmaya devam ediyor. Öyle ki, dünya çapında mantar üretimi 1970'lerin sonlarından bu yana otuz kat artmış durumda ve Küresel Mantar Endüstrisi’nin 2017 analizine göre bir insan yılda yaklaşık 11 kilo mantar tüketiyor.
Hal böyleyken, olağanüstü sağlıklı olduğuna inanılan mantar türleri elbette mutfaklarda sıklıkla tercih ediliyor. 2018 tarihli bir rapor, mantarların ve diğer fungi türlerinin yaklaşık 6.000 yıldır ilaç olarak kullanıldığını gösteriyor. Son yıllardaki popülerliği ile, Birleşik Milletler’in süpermarket piyasasında büyük bir pay sahibi olan Whole Foods Marketleri de 2018'de en iyi gıda trendlerinden biri olarak “tıbbi mantarlar”ı seçti. Özellikle reishi ve chaga mantarları gibi birçok egzotik tür artık toz ve hap formunda sağlık takviyeleri olarak piyasada sunuluyor.
Tüm diyetler için “şampiyon besin”
Elbette tüm bu gelişmelerin kaynağı yapılan araştırmalar. Michigan Üniversitesi araştırmacıları, penisilin ve statin ilaçları dahil bazı tıbbi ürünlerin mantarlardan elde edildiğini ifade ediyor ve meyve, sebze veya diğer yiyecek türlerinin içermediği bazı faydaları sayılı türdeki mantarlardan alabileceğimizi söylüyorlar. Mantarlar hakkında önceden bildiklerimize de dayanarak onları, “neredeyse tüm insanlık ve tüm diyetler için bir şampiyon besin” olarak nitelendiriyorlar.
Buna göre, standart beyaz olanlar dahil tüm mantarların kalorileri oldukça düşükken potasyum, selenyum ve B12 vitamini açısından bir o kadar zenginler. Çok az sayıda doğal ve vegan kaynağı olan D vitaminini de bünyesinde bulunduran bu mucizevi besin aynı zamanda kalp ve kolesterol için faydaları olduğu düşünülen beta-glukan adındaki lifi içeriyor. Mantarların antioksidan bileşikleri söz konusu olduğunda araştırma sonuçları daha da ilginçleşiyor.
Mantardaki hangi antioksidan ne işe yarıyor?
Mantarlar vücudumuzdaki hemen hemen her hücrede bulunan bir antioksidan molekülü olan glutatyon içeriyor. Bir mantar araştırmacısı, mantarların önemli detoksifikasyon (zehirden arındırma) özelliklerine sahip olduklarını belirtiyor ve “Glutatyon canlılardaki en önemli küçük moleküllerden biri ve hücrenin koruyucu sistemlerini açma ve kapamada büyük rol oynuyor” diyor.
Halk arasında genellikle yanlış anlaşılan antioksidanların işleyişine ilişkinse şu bilgileri veriyor: “Sorunlardan birisi, antioksidanların vücuttaki işleri bittikten sonra, sorun yaratan pro-oksidanlara dönüşmesi. Antioksidan beta-karoten yüklü takviyeleri alan tütün kullanıcılarının olumlu etkilerle karşılaşmadıkları, aksine bu kullanıcıların kanser oranlarında artış yaşadıkları görülmüş. Bu sebeple antioksidanların tüm problemlerini çözebilecekleri fikri çok naif.”
Ancak söz konusu mantarın içerdiği glutatyon olduğunda durum değişiyor. Çünkü bizler glutatyonun vücudumuzdaki etkinliğini desteklemek için tasarlanmış olan bir enzim sistemine sahibiz. Glutatyonun diğer antioksidanlardan ayrıldığı nokta, vücudumuza onu hücrelerimizde kullanmak için geliştirdiğimiz bir davranış kazandırması.
Kanıtlar kanserle ve Alzheimer’la savaştığını ortaya koyuyor
Mantarlar glutatyon dışında diğer yiyeceklerde çok az miktarda bulunan ergotionin adında ikinci bir antioksidan içeriyor. Nadir bulunsa da, insan vücudunun ergotionin için belirli bir taşıyıcı protein içerdiği ortaya çıkmış durumda ve bunun, insan sağlığı için oldukça önemli olduğu düşünülüyor.
Araştırmacılar ergotionin isimli antioksidanın kansere ve Alzheimer gibi hastalıklara katkıda bulunan oksidatif hasarı engelleyebileceğine dair ilk kanıtların bulunduğunu açıklıyor. Ayrıca ergotionin tüketimini daha uzun ve daha sağlıklı bir hayatla ilişkilendiren çalışmalar da mevcut.
Kısaca mantar hem glutatyon hem de ergotionin üreticisi olmaları nedeniyle oldukça sıradışı bir besin kaynağı. Bu gerçek, diğer sağlıklı etkileri ve bin yıllık bir geçmişe sahip tıp bulguları ile birleştirildiğinde mantarların neden “mucize besin” olarak nitelendirildiğini de gözler önüne seriyor aslında.
Kimler hangi mantar türlerinden kaçınmalı?
Yenilebilir mantar çeşitlerinden daha önce " Yenilebilir 10 mantar çeşidi ve özellikleri " adlı içeriğimizde bahsetmiştik. Anca reishi ve chaga gibi bazı özel yenilebilir mantarların da birkaç konuda sağlığa ilişkin tehlikeler barındırdığına dair bazı kanıtlar bulunuyor. 2011 yılında yapılan bir çalışmada, reishi mantarlarının kan şekerini düzenlediği, karaciğer ve bağırsak hastalıklarına karşı koruduğu ve antikanserojen etkileri olduğu öne çıkarılıyor. Bu faydaların bazıları, chaga mantarı araştırmalarında da ortaya çıkarılıyor. Ancak 2011 yılında yapılan bu gözlem bulguları değerlendirilirken, neredeyse hepsinin hayvan ya da laboratuvar deneklerinden elde edildiği, bir insan üzerinde çalışılmadığı da unutulmamalı.
Uzmanlar reishi mantarları dahil bazı mantar türlerinin, varfarin veya diğer tansiyon ilaçlarını kullanan kişiler için kan pıhtılaşması üzerine olan etkileri sebebiyle riskli hale gelebileceğini belirtiyor. Bir kanser merkezi araştırmasının raporuna göre, reishi mantar takviyeleri kemoterapi gören veya immünsupresif (bağışıklığı baskılayıcı) ilaçlar alan hastalar için bazı önemli riskler taşıyor.
Öğünlerinize mantarı daha fazla dahil ederek, ilaç veya toz halinde almaktan kaynaklanan risklerden kaçınabilirsiniz. Unutmayın ki bu, mantarın potansiyel sağlık faydalarını elde etmenin en güvenli yolu. Günlük yaklaşık 3 miligram ergotioninin mantar aracılığıyla alınması tavsiye ediliyor. Sağlık uzmanları mantarı çiğ yemek zorunda olmadığınızı da belirtiyor ve pişirmenin ergotionini hiçbir şekilde tahrip etmediğinin, hatta biyolojik olarak daha kullanılabilir hale getirdiğinin altını çiziyorlar.
Sonuç olarak takviye şeklinde almaktansa öğünlerinize daha fazla mantar ekleyerek sağlıklı beslenme konusunda önemli bir adım atabilirsiniz. " Diyet dostu mantar nasıl seçilir, nasıl pişirilir? " başlıklı yazımızdan mantarın kullanımına ilişkin bilgi edinebilirsiniz.