Vücudumuz uyurken beynimiz uyanırsa ne olur: REM uykusu
Yaşamın en büyük gerekliliklerinden biri olan uykunun iç yüzünü öğrenmeye hazır mısınız? Uyuduğunuzu sanırken aslında uyanık olabileceğinizi söylesek?
Hepimizin bildiği gibi uyku; dışarıdan gelen uyarıların bir kısmını algılayamadığımız ve tepki verme yetimizin de oldukça zayıf olduğu bir dinlenme durumu. Ancak uykuya tam bir ‘bilinçsizlik’ hali dersek yanılmış oluruz. Hatta bilincimizin oturduğu, hafızamızın oluştuğu ve hayatımızın yaklaşık %30’unda bulunduğumuz durumdur uyku. Peki size vücudunuz uyurken beyninizin uyandığı zamanlar olduğunu ve bunun bilim-kurgu ile alakasının olmadığını söylesek?
Aslında aynı yaşam gibi uyku da kendi içerisinde evrelerden oluşan bir olay. Ve yine yaşamda olduğu gibi uykudaki her şey kişiye özgü. Ama tabii ki biz burada sizin için biraz genellemeye çalışacağız.
Uyku evreleri
Uyuma hali uzmanlarca NREM ve REM olmak üzere iki döneme ayrılıyor. NREM uyku uyurken geçirdiğimiz zamanın yaklaşık %75’i olup, yatağımızda uyumaya çalıştığımız o 5 ila 20 dakikalık süreçten sonra yaşanan ilk dönemdir ve bu dönem de kendi içinde evrelere ayrılmaktadır. Mesela o yüksekten düşermiş gibi olduğumuz ve uyandığımız yer NREM uykunun tam da 1. evresi. Vücudumuz henüz tam anlamıyla rahatlayamamış ama çalışmaları devam etmekte, nefes alışverişimiz de yavaşlamaya başlamış ve derin uykuya geçmeye çalışıyoruz. Muhtemelen şuan gözünüzde canlandırdınız. Devamında yaşanan 2. evrede ise göz hareketlerimiz tam anlamıyla duruyor ve beyin dalgalarımız oldukça yavaşlıyor. Artık derin uykuya geçmeye hazırız. 3. ve 4. evreyle ise bu hazırlığımız sonuçlanıyor, derin uykuya geçiyoruz.
Bahsettiğimiz bu iki evreyi bazı kaynaklarda tek bir evre olarak da görebilmemiz mümkün çünkü nihayetinde aynı özellikler görülüyor. İki evrede de kişinin herhangi bir göz ya da vücut hareketine rastlamıyoruz ve bu kişiyi uyandırmak oldukça zor. Tüm bunların bir sebebi var tabii ki; vücuttaki hasarlı bölgelerin onarılması ve önemli fizyolojik süreçlerin yaşanması. İşte uykunun iyileştirici gücü tam olarak derin uyku sırasında karşımıza çıkıyor, Immanuel Kant’ın da dediği gibi “İnsandan ümit ve uykuyu alın, onu dünyanın en bahtsız ve en perişan haline getirmiş olursunuz.”. Derin uyku evreleri bittikten sonra vücut kendisini REM uykusuna hazırladığı sırada tekrar 2. evreye geçerek birkaç dakika da orada kalır. Tüm bu NREM dönemi bittiğinde artık REM uykusuna hazır bir vücut vardır karşımızda.
Peki REM uykusu nedir? Başımıza neler geliyor da ayrılıyor diğer evrelerden?
REM; “Rapid Eye Movement” yani hızlı göz hareketleri olarak tanımlanır. Hatta daha açık bir şekilde söylemek gerekirse beynimizin uyandığı ama vücudumuzun uyuduğu evre tam olarak burası. Üstelik nadiren başımıza gelen bir olay da değil. Yetişkin bir insan bir gecede yaklaşık 6-7 defa REM dönemine geçiş yapıyor yani beynimiz yaklaşık 80-100 dk aralıklarla uyanıyor. Bu uyanıklık halinde de şaşırmayacağınız üzere kalp atışımız, göz hareketlerimiz ve beynimiz hızlanıyor ve tüm bunların aksine tüm kaslar da bir nevi felç halinde. Uyanan beyin bu aşamada gün içerisinde öğrendiklerini tekrar ediyor, bilinç altında gezintilere çıkıyor ve oradan anlamlı görüntüler çıkarmaya daha sonra da birleştirmeye başlıyor, işte tam da bu sırada sabah uyanıp kafamızı bir süreliğine karıştıran, gerçeklik algımızı sorgulatan rüyaları görüyoruz.
Sadece rüya görmemizi sağlamak değil bu evrenin görevi, aynı zamanda gün içerisinde aldığımız tüm uyaran ve bilgileri; gerekli ve gereksiz olarak ayırmamıza, gereksiz gördüklerimizi de atmamıza yardımcı oluyor. Öğrenme sürecimize yardımcı oluyor, yaşadığımız tüm deneyimleri bünyesinde toplayarak bizi biz yapıyor ve bilişsel, duygusal, duyumsal olarak geliştiriyor. Hatta bu yüzdendir ki bebeklerin REM uykusunda geçen süreleri 6 yaş üzeri bireylerinkinden kat ve kat daha uzundur. Hepimizin bildiği o ninnideki ‘uyusun da büyüsün’ sözü tüm bu bilgilerle birlikte artık daha anlamlı.
Uyudum uyandım yorgunum, neden?
Maslow’un hiyerarşisine göre temelde bulunan ve karşılanmadığı takdirde diğerlerine yönelemeyeceğimiz ihtiyaçlarımızdan biri olan uykunun en renkli evresinin REM uykusu olduğunu söyleyebiliriz o halde. Tüm bu bilgiler ışığında neden bazı günler rüyalarımızı hatırlayamadığımızı ve bazı günler de saniyesi saniyesine hatırladığımızı anlamamız çok zor olmayacaktır. Araştırmalarda NREM evresinde uyandırılan insanların rüya görmediklerini söyledikleri, REM uykusu esnasında uyandırılan insanların ise detaylı ve canlı şekilde rüyalarını hatırladıkları görülüyor. Bununla birlikte ise REM uykusunda uyanan insanların daha dinç ve uykusuz olduğu anlaşılıyor. Bu düşünceyle de bir buçuk saatlik döngüler şeklinde uyumanın insanın uykusunu almış bir şekilde uyanmasında çok büyük etkisi olduğu gibi fikirler ortaya atılmıştır. Ancak söylediğimiz gibi yine de her insanda bu döngüler farklı sürelerde gerçekleşiyor, bir buçuk saat biraz işin genellemesi denilebilir. REM uykusu hala araştırılmaya devam edilen ve gün geçtikçe çok farklı ve renkli bilgilerle karşılaşılan bir konu. Bilim insanlarımız araştırmaya devam ettikçe biz de yazmaya devam edeceğiz.
Hepimizin rüyaları renkli, uyanışları dinç olsun, uyku bize sağlık getirsin!