Stres kaynaklarınızı farkına varın!
Hepimiz en az bir kere ''Stresten uzak durman gerekiyor.'' cümlesini duymuşuzdur doktorumuzdan. Ancak stres kaynaklarımızı ve nasıl uzaklaşacağımızı farkına varmadan bunu başarmak imkansız. Gelin birlikte fark etmeye çalışalım.
Strese neden olan durum ve unsurlara stres kaynakları adı veriliyor. Bunların genellikle yorucu bir çalışma programı ya da ilişkilerde yaşanan gel-gitler gibi olumsuzluklar olduğu düşünülüyor. Ancak size yüksek taleplerle gelen her şey stresli olabilir. Evlenmek, bir ev almak, üniversiteye girmek veya terfi almak gibi olumlu olayları da içerebilir.
Tabii ki, tüm stres dış faktörlerden kaynaklanmıyor. Stres ayrıca, olabilecek veya olamayacak bir şey hakkında ya da hayat hakkında mantıksız ve karamsar düşüncelerden aşırı endişe duyduğunuzda iç kaynaklı da üretilebilir. Sonuç olarak strese neden olan şey tamamen sizin algınıza bağlı. Size stresli olan bir şey başkasını endişelendirmeyebilir; aksine onları mutlu ediyor bile olabilir. Bazı insanlar sahne almak veya topluluk önünde konuşmaktan korkuyor olsa da, bazıları spot ışığı altında var olabilmek için yaşıyor. Baskı altında daha iyi çalışan veya yakın bir iş teslim tarihi karşısında en iyi performansı gösterebilen insanlar olduğu gibi, artan iş talepleri karşısında kendisini kapatıp verimliliği düşen insanlar da var. Siz yaşlı ebeveynlerinizin bakımına yardımcı olmaktan zevk alırken, kardeşleriniz bakıcılık işlerini yorucu ve stresli bulabilirler. Yani bu tamamen kendinize neyi stres kaynağı olarak gördüğünüze bağlı.
Ancak stresin gözlemlenen en yaygın dış kaynakları arasında yaşam değişiklikleri, iş veya okuldaki problemler, ilişki zorlukları, finansal sorunlar, çok meşgul olmak, çocuklar ve aile yer alırken; en yaygın iç kaynakları arasında karamsarlık, belirsizliği kabullenememe, katı düşünceler, esneklik eksikliği, gerçekçi olmayan beklentiler, mükemmeliyetçilik ve ‘ya hep ya hiç’ tavrı yer alıyor.
En yaygın 10 stresli yaşam olayı
Araştırmalar sonucu onaylanmış ve kontrol edilemezse birçok hastalığa katkıda bulunabilecek, en stresli yaşam olayları ise maalesef bir eşin ölümü, boşanma, hapis, yakın bir aile üyesinin ölümü, yaralanmalar veya hastalık, evlilik, iş kaybı, evlilik sözleşmesi ve emeklilik yer alıyor. Eğer hayatınızda bu kaynaklardan herhangi biri barınıyorsa bu noktada daha da strese girmeden onunla başa çıkabilmenin yollarını aramaya koyulun ve hatta bir desteğe başvurmayı gözden geçirin.
Hangi olay veya durum sizi strese sokarsa soksun, sorunla başa çıkmanın ve dengenizi yeniden kazanmanın birçok yolu var. Unutmayın sorunlar çözümleriyle birlikte gelir sadece biz bunu hemen farkına varamayabiliriz.
Hayatın en yaygın stres kaynaklarından bazıları şunlardır:
İş yerinde stres
Düşük miktarlarda iş yeri stresi normal olsa da aşırı stres üretkenliğinizi ve performansınızı düşürebilir, fiziksel ve duygusal sağlığınızı bozabilir, ilişkilerinizi ve ev yaşamınızı etkileyebilir. Hatta işte başarı ile başarısızlık arasındaki farkı bile belirleyebilir. Hedefleriniz veya işiniz ne olursa olsun stresin zararlı etkilerinden kendinizi korumak, iş memnuniyetinizi artırmak ve iş yerinde ve dışında daha iyi hissetmek için adımlar atabilirsiniz.
İş kaybı ve işsizlik stresi
Bir işi kaybetmek şüphesiz, hayatın en stresli deneyimlerinden biri. Bu dönemde kızgın hissetmek, incinmek, depresyonda hissetmek, kaybettiğiniz her şey için üzülmek veya gelecek kaygısı yaşamak oldukça normal. İş kaybı ve işsizlik hayatınızda bir kerede çok fazla değişikliğe yol açıyor, bu da öz saygınızı ve özgüveninizi sarsabiliyor. Stres zorlayıcı görünebilir, ancak bu dönemden daha güçlü, direnciniz artmış ve yenilenmiş bir biçimde çıkabilmek için birçok yol var.
Bakıcı stresi
Birinin bakıcılığını üstlenmek size sorumluluk açısından çok zor gelebilir. Bakıcılık stresi kontrol edilmezse sağlığınız, ilişkileriniz ve ruh halinizi etkileyebilir, hatta sonunda tükenmişliğe yol açabilir. Ancak bakıcı olma stresiyle baş etmek ve hayatınızdaki denge, neşe ve umut duygusunu yeniden kazanabilmek için yapabileceğiniz birçok şey var.
Keder ve kayıp
Sevdiğiniz birinin ya da sevdiğiniz bir şeyin kaybıyla başa çıkmaya çalışmak yaşamın en büyük stres kaynaklarından biri. Çoğu zaman kaybın acısı ve stresi sizi yenecek gibi gelebilir. Şoktan öfkeye, inançsızlık ve suçluluk duygusundan derin üzüntüye kadar her türlü zor ve beklenmedik duyguyu tadabilirsiniz. Acı çekmenin doğru ya da yanlış bir yolu olmamasına rağmen zamanla hüznünüzü hafifletecek ve kaybınızla başa çıkmanıza, yeni anlamlar bulmanıza ve yaşamınıza devam etmenize yardımcı olabilecek sağlıklı yollar olduğunu unutmayın.
Ne kadar stres çok fazla?
Stres yoğun ve yaygın bir hasara neden olabileceğinden bu konuda kendi sınırınızı bilmek oldukça önemli. Ancak stresin ne kadarının “çok fazla” olduğu kişiden kişiye değişiyor. Bazı insanlar yaşamın tekmeleriyle yuvarlanırken, diğerleri küçük engeller veya sıkıntılarla karşı karşıya kalmaya eğilimli oluyor. Bu da bizlere farklı bir stres eşiği yaratıyor. Bununla birlikte bazı insanlar yüksek stresli yaşam tarzının heyecanını bile arar hale gelebiliyorlar.
Strese tolerans seviyenizi etkileyen faktörler ise şunlardır:
Destek ağınız: Güçlü bir arkadaş ve aile üyelerinden oluşan destek ağınız strese karşı çok büyük bir tampon görevi üstleniyor. Güvenebileceğiniz insanlar olduğunda yaşamın baskıları çok da zor görünmeyebiliyor. Öte yandan tek başınıza kaldıkça ve yalnızlaştıkça strese maruz kalma riskiniz artıyor.
Kontrol hissiniz: Kendinize, olayları etkileme yeteneğinize ve zorlukların üstesinden gelme yetinize güveniyorsanız stres atmanız daha kolay. Diğer yandan yaşamınız üzerinde kontrole sahip olmadığınızı düşünüyorsanız stresin ağına düşme olasılığınız daha yüksek hale geliyor.
Tutumunuz ve bakış açınız: Hayata ve hayatın kaçınılmaz zorluklarına bakış açınız stresle başa çıkma kabiliyetinizde büyük bir fark yaratıyor. Genel olarak umutlu ve iyimser bir bireyseniz stres karşısında daha az savunmasız kalırsınız. Strese dayanıklı insanlar zorlukları benimseme, daha güçlü bir mizah anlayışına sahip olma, daha yüksek bir amaca inanma ve değişimi yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul etme eğiliminde olurlar.
Duygularınızla baş etme yeteneğiniz: Üzgün, öfkeli veya sıkıntılı hissettiğinizde kendinizi nasıl sakinleştirip yatıştıracağınızı henüz çözemediyseniz stresli ve tedirgin kalma olasılığınız daha yüksek hale geliyor. Duygularınızı kontrol altına alma ve bunlarla başa çıkma yeteneğine sahip olmak strese karşı toleransınızı artırabilir ve zorlukları atlatmanıza yardımcı olabilir.
Bilgi ve hazırlığınız: Stresli bir durum hakkında ne kadar çok şey bilirseniz, sürecin ne kadar süreceği ve sizi nelerin beklediği gibi, onunla başa çıkmak o kadar kolaylaşır. Örneğin ameliyat sonrası nelerle karşılaşabileceğinizle ilgili gerçekçi bir tabloyla ameliyata girerseniz iyileşme süreciniz sizin için daha az stresli olacaktır.
Stresle başa çıkma yeteneğinizi geliştirme
Harekete geçin: Bu aktivite seviyenizi arttırmak stres seviyenizi düşürmek ve daha iyi hissetmeye başlamak için kullanabileceğiniz bir taktik. Düzenli egzersiz ruh halinizi yükseltebilir ve strese yol açan olumsuz düşünceler döngüsünden kurtulmanıza yardımcı olabilir. Eğer dikkatinizi toplayarak fiziksel hislerinize odaklanabiliyorsanız yürüme, koşma, yüzme ve dans gibi ritmik egzersizlerin oldukça etkili olduğunu göreceksiniz.
Başkalarına bağlanın: Kendinizi tedirgin veya güvensiz hissettiğinizde başka bir insanla yüz yüze konuşmak stresi azaltan hormonları tetikleyebilir. Kısa kibar bir sözcük alışverişi veya başka bir insandan arkadaşça bir bakış bile sinir sisteminizi sakinleştirip rahatlamanıza yardımcı olabilir. Bu nedenle ruh halinizi iyileştiren ve sizi sosyal bir hayat yaşamaya teşvik eden insanlarla zaman geçirin. Herhangi bir yakın ilişkiniz yoksa veya ilişkileriniz bir stres kaynağı haline geldiyse daha güçlü ve daha tatmin edici ilişkiler kurmayı öncelik haline getirin.
Duyularınızı harekete geçirin: Stresi azaltmak için bir başka hızlı yol da görme, ses, tat, koku, dokunma ve hareket duyularınızdan birini veya birkaçını harekete geçirmektir. Burada kilit nokta sizin için işe yarayan duyusal girişi bulmak. Canlandırıcı bir şarkıyı dinlemek sizi sakin hissettirir mi? Ya da çekilmiş kahve kokusu? Ya da belki bir hayvanı sevmek? Herkes duyusal girdilere biraz farklı tepki verir, bu yüzden sizin için en uygun olanı bulmaya çalışın.
Rahatlamayı öğrenin: Yaşamınızdaki stresi tamamen ortadan kaldıramazsınız, ancak sizi ne kadar etkileyeceğini kontrol etmek mümkün. Yoga, meditasyon ve derin nefes alıp verme gibi gevşeme teknikleri vücudun rahatlamasına yardımcı olarak stres tepkisinin tersi olan bir gevşeme hali olarak harekete geçiyor. Düzenli olarak uygulandığında bu aktiviteler günlük stres seviyenizi hayli azaltabilir, neşe ve dinginlik duygularınızı artırabilir. Ayrıca baskı altında sakin kalıp odaklanabilme yeteneğinizi de katkı sağlayabilir.
Sağlıklı beslenin: Yediğiniz yemekler nasıl ruh halinizi iyileştirebiliyorsa aynı zamanda kötüleştiredebilir ve yaşam stresleri ile başa çıkma kabiliyetinizi etkileyebilir. İşlenmiş ve hazır yiyeceklerle dolu bir yemek rutini, rafine karbonhidratlar ve şekerli atıştırmalıklar stres belirtilerini artırabilir. Öte yandan taze meyve ve sebzeler, yüksek kaliteli proteinler ve Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin bir beslenme ile strese karşı kendinizi daha güçlü hissedeceğiniz aşikar.
Dinlenin: Yorgunluk mantıksız düşünmenizi sağlayarak stres düzeyinizi artırabilir. Aynı zamanda kronik stres uyku düzeninizi de bozabilir. Uykuya dalmakta ya da gece uykuda kalmakta zorlanıyorsanız bu durumu iyileştirmenin birçok farklı yolu var. Size iyi gelecek yollardan birine başvurun ve dinlenmenin keyfine varın. Çünkü dinlenebildikçe daha az stresli, daha üretken ve duygusal olarak daha dengeli hissedeceksiniz.
Stresinizin sebebini bulabilmeniz ve ardından buna çözüm getirebilmeniz yine sizin elinizde. Hayatınızda küçük değişikler yaparak ya da sizi mutlu edecek aktivitelere daha çok yer vererek stres seviyenizi azaltmayı deneyin ve huzurlu bir hayatın tadını çıkarın.