Bu içeriği beğenebilmek için giriş yapmalısınız.
Giriş YapKarb.
2.89 gr. (%59)
Protein
0.22 gr. (%5)
Yağ
1.76 gr. (%36)
100 gr | 1 Parça | |
---|---|---|
Karbonhidrat (g) | 57.9 | 2.89 |
Protein (g) | 4.4 | 0.22 |
Yağ (g) | 35.1 | 1.76 |
Lif (g) | 0 | 0 |
Kolesterol (mg) | 0 | 0 |
Sodyum (mg) | 33 | 1.65 |
Potasyum (mg) | 269 | 13.45 |
100 gr | 1 Parça | |
---|---|---|
Kalsiyum (mg) | 94 | 4.7 |
Vitamin A (iu) | 10 | 0.5 |
Vitamin C (mg) | 0 | 0 |
Demir | 1.4 | 0.07 |
100 gr | 1 Parça | |
---|---|---|
Karbonhidrat (g) | 57.9 | 2.89 |
Protein (g) | 4.4 | 0.22 |
Yağ (g) | 35.1 | 1.76 |
Lif (g) | 0 | 0 |
Kolesterol (mg) | 0 | 0 |
Sodyum (mg) | 33 | 1.65 |
Potasyum (mg) | 269 | 13.45 |
Kalsiyum (mg) | 94 | 4.7 |
Vitamin A (iu) | 10 | 0.5 |
Vitamin C (mg) | 0 | 0 |
Demir | 1.4 | 0.07 |
Çikolatanın 100 gramında 528 kalori bulunmaktadır. 1 paket (70 gr) çikolata 370 kaloridir. Çikolatanın 100 gramı 57.9 gram karbonhidrat, 4.4 gram protein, 35.1 gram yağ içermektedir.
Çikolata filmlere, hikayelere, konu olacak kadar hayatımıza giren bir tat. Çocuklar başta olmak üzere her yaştan insanın severek tükettiği bir besin dersek hiç de yalan olmaz.
Çikolatadaki "feniletilamin" iyi hissettiren, kişiye güven duygusu veren bir kimyasal. Çekirdeğinde bulunan “flavanol” maddesi ise beyne fazla oksijen gitmesini sağladığı gibi bellek sorunlarını da azaltıyor. Yorgunluğu giderip, enerji veriyor. Kakao yağının cilt besleyici ve koruyucu özelliği herkes tarafından bilinmekte. Çok kuvvetli bir antioksidan diyebiliriz. Özellikle bitter çikolata günde 25 gramı geçmemek kaydıyla yeşil çay ile birlikte tüketildiğinde kuvvetli bir antioksidan etki yaratıyor. Antioksidan yiyecekler vücudun direncini serbest radikallere karşı artırıyor. Sinir sistemi üzerinde olumlu etkiler yaratıyor ve strese iyi geliyor. İçinde bulunan flavanoidler kan akışını artırdığı ve düzenlediği için görme gücünü de artırıyor. Aşırıya kaçmayacak şekilde tüketilirse kilo artışı yaratmıyor. İçindeki zengin yağlar sayesinde cildin güzel görünmesine sebep oluyor. Böbrek taşı ve kumların düşmesini sağladığı gibi oluşmasına da mani oluyor. İçeriğindeki lifler bağırsağın düzgün çalışmasını sağlıyor. Kakaonun içerisindeki yağlar damar hastalıklarına iyi geldiği gibi kötü kolestrolün de düşmesine yardımcı oluyor. Yüksek oranda potasyum bulundurduğu için, kalp krizi ve inme riskini oldukça azaltıyor. Vücutta istemsiz kasılma ve katılıkların oluşmasına engel oluyor.
4000 yıl önce Güney Amerika'da, Meksikalı yerliler kakao çekirdeklerinden yapılan bir içecek üretiyorlar. Bu yeni içecek kakao çekirdeklerinin havanda dövülmesi sonucu elde ediliyor. Oldukça acı bir içecek olan bu yeni keşiflerine "xocolatl" yani "acı içecek" adını veriyorlar. Acı içecek olarak macerasına başlayan çikolata, o zamanlar sadece özel ve dini günlerde tüketiliyor. Aztek ve Maya mitolojisi kakao ağacını, cennette yetişen iyilik ve kötülük ağacının temsilcisi olarak görüyor. Bu sebepten kakao çekirdekleri kutsal ve değerli kabul ediliyor. Alışverişte para yerine kullanıldığı gibi hayatın birçok alanında da oldukça kıymetli bir şey haline geliyor.
Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfiyle birlikte 15. yüzyılda İspanyollar tarafından Avrupa'ya getirilen kakaonun dünyaya yayılması ise 16. yüzyılda oluyor. Kahve ile benzer zamanlarda gerçekleşen bu yayılma sayesinde, kahve dükkanlarında bir içecek olarak satılmaya başlanıyor. 18. yüzyılda sanayi devrimiyle beraber ilk kakao yağı çıkarılıyor. Bu sayede kalıp çikolatalar İngiltere'de üretilmeye başlıyor. Sanayi devrimi sadece kakao yağının çıkarılmasına yaramıyor, sütteki buharı uçurarak süt tozu yapmayı da başarıyorlar. Çikolataya yeni bir tat kazandırıldığı gibi gibi ilk çikolata fabrikalarının da açılması sağlanıyor.
Avrupa'ya gelişinden sanayi devrimine kadar geçen sürede soyluların tükettiği bir içecek olan çikolata, Hollandalı kimyager Coenraad Johannes van Houten'ın 1828 yılında icat ettiği kakao makinesiyle, kuru bir toz haline getirilerek tatlandırılabilen, katılaşan, kolay hazmedilen bir çikolata haline getiriliyor. Üretim maliyetini düşüren bu icat, çikolatanın herkesin ulaşabileceği bir yiyecek haline gelmesini sağlıyor. İlk çikolata fabrikası 1847 yılında İngiltere'de açılıyor.
Çikolata'nın Osmanlı'ya gelişi 17. yüzyılda bir İtalyan seyyah ile oluyor. Çikolata Osmanlı'da bir süre ilaç olarak kullanılıp eczanelerde satılıyor. 18. yüzyılın sonunda Osmanlı'da çikolata tabletleri ilaç olarak satılmaya başlıyor. Doktorların hastalarına sıvı çikolatayı reçete ettikleri de bilinmekte. Ülkemizde ilk çikolata fabrikası 1927’de Nestlé tarafından İstanbul Feriköy’de kuruluyor.
Kakao, "Theobroma cacao" adlı, Afrika ve Güney Amerika'da yetişen boyları 4-15 m'yi bulan kakao ağacında yetişmekte. İdeal yetişme sıcaklığı 18-32°C olan kakao ağacının yetiştirilmesi için gerekli minimum sıcaklık 10°C. Ekvator bölgesinin 10°C kuzey ve 10°C güneyi arasında kalan, belirli sıcaklık ve nem değerlerine sahip özel bir alanda yetişiyor. Kakao meyveleri olgunlaştığında renkleri sarıdan mora doğru değişirken boyu da 35 cm'i buluyor. Kakao meyvesinin içinde yaklaşık 2.5 cm boyunda 20-40 tane badem şeklinde kakao çekirdeği bulunuyor.
Kakao meyvesine aromasını veren şeyin bulunduğu bölgenin iklim özellikleri olduğu kadar yetiştiği toprağın çeşidi ve çevredeki bitki çeşitliliği olduğunu söyleyebiliriz. Kakao çekirdekleri hasat edildikten sonra fermantasyon işlemi sırasında muz kabuklarının arasında çevrile çevrile kurutuluyor. Hasat sonrası fermantasyon kurutma, temizleme, kavurma, kırma, kabuk ayırma ve öğütme işlemleriyle yaklaşık 7 gün sürüyor. Fermantasyon işlemine uğrayan kakao çekirdekleri çikolataya dönüşmek için fabrikaya gönderilmeye hazır hale geliyor. Günümüzde önde gelen kakao tedarikçisi Afrika diyebiliriz. Dünyadaki kakao mahsulünün %75'ini Afrika sağlıyor.
3 ana tür kakao ağacı bulunuyor. Criollo, Forastero, ve Trinitario.
Criollo, Orta Amerika kökenli bir kakao türü. Criollo'nun meyvesi kakao yağı bakımından zengin, yumuşak, tatlı, düşük asitli ve aromatik. Çok pahalı bir çeşit olduğu için nadir olarak tek başına kullanılıyor.
Forastero, Amazon havzası kökenli bir kakao ağacı. Dünya kakao üretiminin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturan bu kakao, yüksek değerde bir kakao türü olarak Afrika ve Brezilya'da çok yaygın olarak bulunuyor.
Orta ve Güney Amerika'da, Endonezya'da ve Sri Lanka'da yetişen Trinitario, diğer iki türün melezi. Bu kakao ağacının meyveleri kakao yağı bakımından zengin, aroması güzel olduğu için yüksek kalite çikolataların üretiminde kullanılıyor.
Kakao ağaçları yılda 2 kez ürün veriyor.
Fabrikaya gelen kakao çekirdekleri kavrulup öğütülüyor. Bu öğütme işlemi sırasında kakao tozu ve kakao yağı elde ediliyor. Kavrulmuş kakao parçaları şekerle karıştırılıp ağır silindirlerden geçirilerek bir hamur haline getiriliyor. Bu hamurun içerisine süt tozu, şeker ve kakao yağı belirli oranlarda eklenerek karıştırma işlemine devam ediliyor. Çikolata hamuru olması gereken kıvama geldiğinde tekrar silindirlerden geçiriliyor ve ince çikolata tabakaları oluşturuluyor. Çikolata tabakası ne kadar ince olursa tadı o derece yüksek oluyor. Bu kadar işleme rağmen hala sertliğini koruyan çikolatayı yumuşatmak için içine vanilin, kakao yağı, lesitin ekleniyor ve yoğun karıştırmaya tabi tutuluyor. Nihayet sıvı bir kıvama ulaşan çikolata kalıplara dökülüp soğutuluyor.
Marketlerde çeşit çeşit çikolataya rastlasanız da, çikolata temelde sütlü, beyaz, bitter, kaplama/kuvertür, dolgu ve pralin olmak üzere 6 başlık altında sınıflandırılıyor.
Sütlü çikolata, minimum %25 kakao hamuru ve %14 süt tozundan üretiliyor. İçerisinde süt bulunması, bu çikolatayı ısıya aşırı duyarlı hale getirirken kolayca yanmasına sebep oluyor. Mutfakta kullanımı zor olmasına rağmen süslemelerde rahatça kullanılıyor.
Beyaz çikolatanın renginden dolayı içinde kakao olmadığı düşünülse de içeriğini kakao yağı, şeker ve süt tozu oluşturuyor. İçindeki kakao yağı oranı %20 ile %45 arasında değişiyor. Lezzeti kakao yağının kalitesiyle doğru orantılı olduğu kadar, kakao ağacının yetiştiği iklim, toprak ve çevresel faktörlerle de ilgili.
Pralin için bitter, sütlü, bol sütlü ve beyaz çikolatanın karışımından, kombinasyonundan veya herhangi birinden %25 oranına sahip parlak görünümlü küçük çikolata atıştırmalığı diyebiliriz.
İdeal kakao oranı %50 ile %70 arasında olan bitter çikolata, %35’in üzerinde kakao hamuru içeriyor. Pastacılık alanında kullanılan çikolatalardaki kakao miktarının %50' den az olduğu durumlarda lezzet azalıyor. Bu sebepten bu oranın altına düşmek lezzeti azalttığı gibi üzerine çıkmak da acılık oluşturmasına sebep oluyor.
Dolgulu çikolatanın dışı sütlü, bitter ya da beyaz çikolatadan oluşurken, içine akışkan bir yapıda olan dolgu maddesi yerleştiriliyor. Likör ve karamel gibi maddelerden oluşan dolgu, çikolata ile kaplandığında farklı bir lezzet şöleni yaşatıyor.
Kaplama/kuvertür, pastacılıkta en çok kullanılan çikolata türü olarak biliniyor. Yağı diğer çikolatalardan çok daha yüksek. Kaplama çikolatada da bitter, sütlü çikolata ve beyaz çikolata çeşitleri bulunuyor.
Sıvı bir içecek olarak binlerce yıl tüketilen çikolata, bugüne ulaşana dek uzun bir yolculuk geçiriyor. Mitolojik bir içecekten, şifa veren ilaç olarak kullanılmasına, sanayi devrimiyle şeker ve süte kavuşmasına kadar oldukça uzun ve zahmetli bu süreçte dönüştüğü şeyle bugün dünyada bir çok insanın vazgeçilmez tutkusu haline gelmiş bulunuyor. Birçok kültürde sevincin, hediyeleşmenin, mutluluğun kutlama sembolü haline gelen çikolata, aynı zamanda dünyanın en evrensel yiyeceklerinden biri.
Çikolatanın en büyük düşmanı nem ve ısı diyebiliriz. Çikolata, ideal ısı aralığı olan 16 ile 22 derecede saklanmalı. Bu sıcaklıkların üzerinde veya altında bir ısıda saklanması çikolatanın üzerinin formunun bozulmasına sebep oluyor. Ayrıca çikolata kokuyu çabuk emen bir gıda. Dolayısıyla ambalajsız bir şekilde bir ortamda saklandığında etrafındaki şeylerin kokusunu çekip tadında bunu hissettirebiliyor. Bu sebepten ambalajsız saklanmamalı, ambalajsız saklanıyorsa kapaklı bir cam kavanoz içerisinde veya jelatine sarılarak doğru ısı aralıklarında muhafaza edilmeli.
Çikolata, yanına eklendiği birçok gıdanın lezzetini artırıyor. Sıcak çikolata olarak sıvı tüketildiğinde özellikle çocukların kalbini kazanmayı başarıyor. Soğuk kış günlerinin favorisi sıcak çikolatanın, süt ve çeşitli aromalarla tatlandırıldığında lezzeti artıyor. Keklerin, kurabiyelerin, kremalı pastaların üzerinde kaplama malzemesi olarak da kullanılıyor. Sıcak bir fincan kahve ile yanyana geldiğinde daha lezzetli bir hale geliyor. Birçok çikolatasever sütün yanında çikolatalı yiyecekleri tüketmeyi çok seviyor. Türk kahvesinin yanında lokum yerine de ikram edilebiliyor.
Sayfayı Paylaş